1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1055
Okunma
MUAMMER YILMAZ’A...
Mutluluğum ve mutluluğun
İlişikteki resimde saklı
Ne olur gölgeleme
Ayırma gözlerini gözlerimden
Ne olur gizleme
Gözlerin seni ele veriyor
Ve sözlerin
Savaş kesen o sözlerin
Ele veriyor seni
Hatırlarmısın bilmem
Geçmiş zaman aralıklarının birinde
Zaman akıp giderken kendi halinde
Üç odalı evimizde
Salih, Osman, Kaya ve İbrahim ağabeylerle sen bir yanda
Ve biz pak çocuklar büyük ideal düşleyenler bir yanda
Tartışadururduk kendimizden büyük meseleleri
Mesela; ülkemizi geleceğimizi
Hesap sorardık yargılardık topa tutardık
Geceleyin putları yıkar
Sabah enkazında biz kalırdık…
Eksik olan bir şey vardı ta o günlerden içimde;
Haddimizi bilmeliyiz diye…
Zaman akıp gidiyordu kendi halinde
Biz gene üç odalı evimizde
Talim ederdik bildik şeylere
Beton
Demir
Ve bir de slogan
Asık yüzlerle sınırlı bir dünya
Gömerdi bizi içine.
Yaşamak
Bir nehir gibi
O günden bu güne
Aktı içime…
Değişmedi aslında bir çok şey
Zaman akıp gitsede
Biz gene üç odalı evimiz de
Kardeşlerimizle
Habersizce olup bitenlerden devam etsek te yaşamaya
Dünya gene dönüyor
Uludağ’a kar yağıyor gene
Yollarımız çamur gene yüreğimize sıçrasa da
Ve biz pak çocuklar
Her ne kadar tehlikeli işlerle uğraşsak ta
Hayatla içeyiz şimdi.
Tanığıyız şimdi hayatın
Biz büyüdük şimdi
Küçüldü dünya…
Bu şiir böyle bitmemeliydi
Beton ve demir ve bir de slogan arasına sıkıştırılmış bizler
Solumalıydık hayatı daha bir başka
Severek başlamalıydık her şeye
Vira bismillah…
Zaman akıp gitsede
Biz gene üç odalı evimizde
Bir nakkaş titizliğiyle
Babamdan miras olan
Sevgi ekmeliyiz çorak iklimlere