4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1698
Okunma
Uzun ve kıldan incedir geceler
Sırat gibi
Kimi düşmekten korkar
Kimi düşürülmekten
Masmavidir gözleri
Yutmak için kollarını açar
Döndürür sımsıcak nefesiyle başını
Sırattan uzundur geceler
İsyanlar karanlığına karışır
Duymaz kimseler inleyişlerini
Şafağa duyurmak istersin
Gider gölgelerin ardına sığınır
Güneşse yoktur daha ortalarda
Kayboldum sanırsın bu kara dehlizde
Dipsiz karanlık bir kuyudur geceler
Dalga sesi gibi çağırır seni
Sıcacık güneş gibi kandırır
Çaresizliğinin üstüne karabasan gibi çullanır
Çullanır ; sesini keser geceler
Sırat geçsin ister yolcu
Geceler geçmesin
Terk etmesin beni
Haykırsın ,inlesin sabaha kadar
Yalvarsın bana
“Ey gece !Geç n’olursun
Yok mu bu gecenin sabahı Allahım!”
Sen yalvarırsın o güler
Tesbih gibi elinde uzar geceler
Döner yine başa gelirsin
Yok olmak yoktur onun içinde
Yokluk kara topraktır
Hele bir de ümitsizlik girdabına düşersen
Örümcek gibi sarar seni geceler
Ama ben varım ey gece!
Ne kadar uzun ,karanlık olsan da
Ben varım!
Ümitle cilaladım kalbimin kara noktalarını
Geceden kurtardım onları
Senin içinse üzülüyorum ey gece
Senin günlerin , “gecelerin” sayılı
An gelecek
Yakalayamayacaksın tesbihin başını
Çünkü hep gündüz olacak!
Ne yapsan nafile
Boşuna uğraşma
Kandıramazsın beni
Ve artık korkmuyorum senden
Ürkütmüyor kolların beni
Biliyorum ki
SEN GEÇECEKSİN
Güray Aksoy