13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1324
Okunma
Saçlarından güneş dereyim küçük kız
bana adını söyle..
-adımı bilmiyorum, diyor baba
dün annem öldü de..
karnı aç ve gözlerinin feri kaçmış
ah biz..
ne kadar aleladeyiz baba
sekiz yaşında bir kız çocuğu
elleri ayakları uyuşmuş soğuktan
sarı lepiska saçları var
kirden gri kesmiş uçları
açlıktan nefesi bile kokamıyor düşün
dün kardeşime yeni bir bisiklet aldın baba
onun kardeşi açlıktan ölmek üzere
bugün hiç yemek yemedim
bir parça kuru ekmek hepsi bu
sırf onu anlayabileyim diye
bugün
sırf onu anlayabileyim diye
atkımı almadan yürüdüm
eve gelince
-çok üşümüşsün kızım, dedin
geç biraz ısın..
gözlerinde
her daim hazırda
bir damla var
saçını okşamaya kıyamıyorum baba
öyle ki
o gözündeki ’şey’ düşecek diye
ona dokunmaya kıyamıyorum
aptal bir şuurla
onunla ısındığını düşünüyorum
ah baba, bizler ne kadar bedavayız
orada
yarın sabah da
horoz seslerini
silah sesleri örtecek
daha kötüsü
ötecek bir kaç horozun
kalıp kalmadığından emin değilim
-o tankın önündeki garip şeyler de ne, kızım,
diyorsun
dün bir kaç çocuk daha ölmüş de baba,
arkadaşları ekmek bırakmış yanlarına
şefkati algılayabiliyor musun baba
canı daha fazla yanmasın diye
ekmeğini ona terkediyor
fakat o, baba
o da açlıktan ölmek üzere
buralar bugünlerde çok fena baba,
çok..
izin ver biraz daha kalayım..