3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1438
Okunma
Bulutların gözyaşıdır saçlarımdaki ıslaklık
Ağlamaklı doğanın suratı
Köpekler yine barınaksız, dişlerinde sırıtan hırçınlık
Yine yok okula giden çocuğun sırtında palto
Kadınlar yine zeytinin
peynirin ucuzunda arıyorlar merhameti
biberin acısında, tatlısında değil
çürüğünde milletin gözü.
ölümle kalım arası düşünceler
çay borcu utancından evden çıkamayan erkekler
yıkılan evler yıkılmayanların arasında
sus payını bilmeyenlere verilen ceza
yollar eskidi çıkarcılığından mühendis hatalarının
yanan ormanların yanmayanlara gülümser
denizin mavisi grileşen yalılara döker gözyaşını
yılanların, kaplumbağaların, feryadını yuttu alevler
omuz omuza kaçtılar az öteye kurtlarla, ceylanlar
kuşların laneti insanlıksız insanların hırsınaydı
güzelliklerin süsü çiçekler unutulmuştu
unutulmuştu taşların sertliği
sus payının gülümseyişi görünüyordu ufukta.
Bahçelerde meyveler olgunluğa gülümser.
Bahçıvan varlığına dertli
Birileri gelecek bu çekirdekli diyecek,
Bir başkası bunların kabukları kalın,
bir başkası bunlarda haşere göründü
Gelen vurur beline bahçıvanın
Gidenin götürdükleriyle ağzı kulaklarında
Aldatmışlığının bayramını kutlar Gazino da
Bahçıvanın alın terini döker boncuk boncuk
bir fahişenin koynuna Beyoğlu’nda
kim kimin derdine yanacağını unuttu
siyasi görüşlerin mertebe hırsı
kuruttu gelir kaynaklarını
merhamet bitti olanaksızlığın sızısında
çaresizliğimiz sığmazlığından ağlamaklı
yolların çukurlarında kan kokusunda ağıtlar
yanmayan viran sobalarda saklambaç oynuyor rüzgar
açlığımızın gözü tavuğun kıçında oyalanıyor
ineklerin sütü sütçünün bakırına bağlı
fırıncı sütçünün merhametini bekler
çok yazmama gerek yok artık havalar karlı
insanlar suskun doğanın selametini bekler
Rahim Recep Akdora