26
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2173
Okunma

Akşamı kucaklayan günün renklerle biçim alışında,
Geceyi arşınlayacak taze keyfin kahvemsi kıvrılışında,
Tepelerden inme sessizliğin maverası günışığına değin,
Düşünceler gönle dolar, gönülden dudağa kayışında…
Aydınlık yüreğin esmer yansımasının akşam rayihası,
Gönül fıskiyesinin sevgi sıçrantılarında şiirle gönenir.
Yakamoz çeşmesinden damlayan pırıltı doldurur neşe tasını.
Lilla dilek taşının esnek geceye uzanışında,
Sevgi pınarı mı, hasret şelalesi mi günbatımında,
Biri durup diğeri boşalırken göz kamaştıran büyüye,
Dolunay görünür penceremden yıldızlardan kolyesi boynunda…
Ebedi baharlar ülkesine eteklerinde ışıklarla,
Dünyevi kederlerin dökülüp kaldığı efsunlar uçuşur.
Davetkâr uzaklar rengârenk güzelliklerle paslaşır, adımlarla.
Aşina seslerle haşir neşir akşamın eşik durağında,
Ruhlar yıkanır titreyen mum alevinin mahzun ışığında.
Heyecanları kamçılayan şah senem gençlik pınarı,
Geçmişi kaygılar, geleceği saygılar, an’da bin bir selamda.
Çantalara bütün serüvenleri doldurup sevinç rüzgârıyla,
Kalplerin güvertesine kurulan tatlarla okyanuslar aşılır.
Ütopyalarla tebessümlenir yarınlar, ışıktan prangalarıyla.
S. Edip Yörükoğlu