3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1498
Okunma

Yalnızçam dağlarının yalnız gülü
Bir ezan sesinde rüzgarlara saldım efganımı
Süzülür yüzün her şafakta bağıma
Papatyalar açar çiğ taneleri gülümser
Ve serçelerim kasvetli bir derdin ızdırabına inler
Katranlar yağıyor yüreğimin mütebessüm çehresine
Seni yağmur sonrası açan güneşe sordum
Damla damla süzülen yaşlarının ardındaki tebessümlere
Hangi alev yakar bu demirden dağı seninki gibi
Sen sus yanlız gül,konuşsun sürgün ergenekonlar
Çağlasın zap şahlansın murat
Anlatsın seni, bir yamaçta kalmış yetim menekşe
Yalnızçam dağlarının yalnız gülü
En ilahi duygular sayıklar yollarda seni
Bu nasıl dert,bilinmezlikte biçtiğim hisler ister seni
Yok be yalnız gül söyleyemiyorum türküyü veysel tatında
Aşamıyorum sana gelen dağları ferhat inadında
Sular buz kesti susuz kuzular
Beni bir sensizlik arifesinde vurdular
Kanımı toprağa canımı sana fırlattılar
Bak göremez oldum geziyorum kuğu hüznüyle sokaklarda
Bir ümit, oda kaf dağının ardında
Yalnızçam dağlarının yalnız gülü
Benim idamım kirpriklerine dolanan saçlarının telinde başlar
Hüzne bürünürüm,ve ayrılığı sürerim vuslatın namlusuna
Katil akbabalar yesede gururumu vazgeçmem
Hicretinin okları saplanır sineye
Sözüm geçmez ah,bu tarumar bahçeye
Oldum olası dargınım leylaya mecnuna
Niye kavuşmadını niye asırlar sonra beni yaktınız
Beni nazarınızda güle yalnız güle hasret bıraktınız
Yalnızçam dağlarının yalnız gülü
Dinle son tınısını vuruyorum yalvarışlarımın
Meçhul sulara hasret karanfillerini bırakarak
Adını ağlamaklı dudaklarımla son kez anarak
Biçareyim, çığlıklar semtinte mecburiyeti kusarak
sensiz ağlayarak ve YALNIZ susarak[ kalin
sezgin TOZLU