14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2013
Okunma

Sevmenin seni deli deli,
hayli ağırdı bedeli;
apansız gidişinle
gül gül damladı yüreğim...
Çağla çiçek dalların vardı,
arılar konar dallarına
gün boyu vızıldardı
oysa şimdi
gökten taş yağar gibi
gözlerinden kayan yıldızlarca
saçılıyorsun gecelerin sofrasına
dağılıyor gül yüzün,
kaldırımlarda paramparça
yıldırımlar çakıyorsun kafamın tasına
yedin bitirdin beynimi
yitirdim gözlerimi kan çukurlarında...
Ne çok severdim seni
en karanlık gecelerde
pusulasız yüzerdim sevgi denizinde
korkusuzca demirlerdim
en derin koyların diplerinde...
Oysa sen yüreğinin potasında
acımasızca eritip sevgi zincirlerini
gittin, ilkyaz yellerini biçtin ellerinle;
gonca bir güldün
feleğine mi küstün
güneşime mi tahammül/süzdün
testereye döndü gül dalında diken...
Peribacalarındaki
tüm periler cinler
alay etti benimle
takılıp kaldı gece
hep aynı hece; gül, gül, gül
gece ateşinde
dansları hep seninleydi
buram buram hasretin
sardı ovaları dağları
atış seansları
sanki kırkıncı piyade alayı
talim yaptık
dikenli tellerde alçak sürünme
askerlik hatırası
mavi gölün kıyısıda yüreğim
kırmıza güle direndi
avcı taburu üçüncü bölük
öldüm öldüm dirildim
burnumun dibinde
gül yüzünün esansları...
Turkuvaz renkli sularda
hep seni anımsadım
ibrişim teninde suların
ince uzun bir kuğu
nilüferler çiçek açtı seninle
ay gecede salınıp durdu
kıyısınıda mavi gölün
gecenin dibinde
hoyrat dallarıyla salkımsöğüt
elim oldu, gelinim oldu...
Zaman henüz erken ama
tam bir hazan mevsimi şimdi
salkımsöğüt sulara dökülürken
yağmur yüklü bulutlarla
tam bir kara sevda savruluyor gönlümden
ve bir türkü tutturuyorum
’Yeşil başlı ördek olsam
sular içmem gölünüzden ...’
Belli ki yağacak az sonra
rüzgârların önünde
başı boş bir kayık gibi
dönüp duracak bir adam
evinin yolunu yitirmiş
’ bir o yana, bir bu yana ’
sarhoş gibi sallana sallana...
Gelir mi geçen günler geri
nazlı bir gelin
filizi yeşili bir entari giyer de
uzatır mı salkımsöğütlerce
dal dal ellerini,
düşer mi suya örüklerin
birleşir mi dağ yollarında
güzelleri yörüklerin
ve ben mavi gölden
mavi boncuk takar mıyım sana
yel estikçe efil efil
salkımksöğütlere dönüp dönüp
endamınca
bakar mıyım dallarrına ?
Kanat açıp özgürlüğe
beyaz bir güvercin gibi uçuruyorum sana yüreğimi
ben sana gelince
uçar mı serçeler, kumrular
kanatlanıp sürüsüyle gözlerinden,
yoksa
yiter mi umutlarım gökyüzünde ?
Gezdiğimiz kıyılarda köpük köpük
ağarıyor sanki saçlarım
akşam alacasıyla çöktün yüreğime
gül yüzünün hüznüyle kırık dökük;
neden diye sorunca güneşe
suçunu bilen
bir çocuk gibi kızardı yüzü
örtünüp yorganını gecenin
çekildi erkenden gece uykusuna
...
kanatlanıp hüzünlü bulutlarla
rengârenk bir kuş uçtu
gonca bir gül düştü sulara...
Geleyim desem sana
ne kayığım var ne küreğim
giderken götürmüşsün
ellerinde kalmış yüreğim...
Sızlıyor içim
kan sızıyor gül dikenlerinden
yine de gülümseyeceğim
seveceğim gülümü
gözyaşlarımla suladım onu ben;
o hep vardı,
hep de olacak
senede üç yüz altmış beş gül basılacak
takvimlerde,
evlerin duvarlarında asılacak
gül/erek başlayacak herkes güne
doğarken gün
yaprağını okşayıp günümün
mavi göl’ün kıyısında
sularına salacağım salkımsöğüdün...
Şaban AKTAŞ
10.07.1997- EĞİRDİR GÖLÜ
()Ahmet Arif
AGSS SERİSİ
FOTO:MİLLİYET FOTOGALERİ.COM