7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1908
Okunma

Sana o kadını öyle iyi anlatabilirim ki Roxane,
adı geçer; acısı kalır.
Bazen gülüşü bile bilinmeyen kadınların acısı kalır.
Kente kırmızı ışık yağarsa bir gün
Bil ki en güzel durakları o parseller
Buralarda mini mini bir güzel olacaktı, mutluluk yontar anlık heveslerden,
O bir beden satın almıştır, kendince sebepler bularak edepsizliğine
-dişiliğine de kılıf uyduramaz ya..
Ve sıksan saçlarını ah akar
Elini tutsan ah bulaşır
Yüreğine dokunsan elin kaburgasına mıhlanır.
Roxane’ım, içimin gülen yüzü,
Kamburuma basıp virgülle atlıyor bu ’şey’ hikayelerine
O gözü görmüyor musun?
Gülüşünü bilemediğimiz kadın gibi bakıyor.
Ya ekmek ısırışları
Dişleri ne muntazam bir kadındır hem de o,
Isırılası ne kadar şey varsa hepsi onun dişlerine ısmarlanmalı
Susmayalım diyeceğim de cancağızım,
Baksana
Kanımıza kırlar düşmüş
Bir de ona mı taratalım kırıklarımızın uçlarını..