0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1556
Okunma

Ben; toz kadar beyninde arşı taşıyan çocuk
İçinde kainatı saklayan küçük, mavi boncuk
En akıllı anımdaki fikirler akıllıya kıyasla kaçık
Bütün intizamdan ibaret hayatımda ömrüm dört yana saçık
Ben; beş kuruşa satmış kaşıkçı elmasını sarraf
Her yanımı tutmuş bir fikir sancısı kaçmaya yok taraf
Buluşmuş ruhum yokluğuyla ruhun gönlüm mekânsız , ârâf
Satmış dünyalar kadar paraya , deliliğimi anlatan kitabı yaşlı sahaf
Ben; belânın kemendini boynunda taşıyan günahKâr
Temmuz ayının cehennemi sıcağında sahraya yağan kar
Zamansız donmuş, alevlerin avucunda sanatkâr
Sefaleti özlemeyene küfreden tamahkâr
Ben; ızdırabını sıcak bir yorgan gibi sımsıkı bürünen
Katran dökülmüş zamanlarında gecenin , bulanık ay ufukta görünen
Kendi yumağında kördüğüm; düğmlendkçe çözülen
Azap adına yazılmış her kitabın baş satırına adı çizilen
Ben; yalnızlık ülkesinde cüccelerin padişahı
Cennette koynunda gizleyen en büyük günahı
Geceleri uyanık gezip, görmeden ölen güneşli sabahı
Bir ölünün ağzından pişmanlıkla dökülen son âhı
Ben; yudum yudum içen zehrini sevdanın
Damla damla dökülen altın tastan, mânâsı ukbânın
Saçlarından asılı dipsiz kuyuda , en sefili dünyanın
Yoklukla sevişip , varlıkla savaşan çocuğu gölge babanın.
YUNUS EMRE GÜNEŞ
31.10.2008-KÜTAHYA