3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1566
Okunma

sarı yaprak
pamuk şeker
yeşil portakal
ve ilk serinlerle başlar
böyle gelip böyle giderdi her sonbahar
eylüller kitap kokar sıra kokar
toz kokardı okullar
düşünenler
onlar önder
öndeydiler onlar
sesleri öğretmenlerin
hâlâ kulaklardalar hâlâ yaygınlar
bitmezce bir nefes
yük ağır yük çok
yük yedi bucak
kaç düvel dünyanın her yanında
çok şey var sorgulanacak
böcekler kuşlar ağaçlar
dağlar ovalar
gök ve deniz
ve insanlar
sarı yaprak
pamuk şeker
yeşil portakal
ve ilk serinlerle başlar
böyle gelip böyle giderdi her sonbahar
eylüller kitap kokar sıra kokar
toz kokardı okullar
düşen sarı yapraklar
uzun iki çizgiden bir rüzgar
silme odun yüklü
koşulu atlar çember tekerlekli arabalar
böyle başlardı
ilk sayfalarında kitaplar
hava birden soğurdu
üşürdük
henüz ilk sayfaları okurken
oyunlarla sınıfa giren kocaman çocuk
sıcacık bir insan Recep öğretmen
düşünürken yalancıktan
ne de güzel kokardı
kömür uclu ağaçtan kalem
sarı yaprak
pamuk şeker
yeşil portakal
ve ilk serinlerle başlar
böyle gelip böyle giderdi her sonbahar
eylüller kitap kokar sıra kokar
toz kokardı okullar
Tevfik öğretmen
Muvakkar öğretmen
öğretmen Güzide ve
öğretmen Recep başbaşaydılar hep
duruşları dik
sürekli neyi tartışırlardı acep
duyulurdu kimi
“enstitüde altı çukurum var
benim
kiminde kayısı dikildi
kiminde nar
şimdi
hiç biri yoklar
kara binalar
kuru binalar”
bir andaçtı bitmeyen
baş öğretmenlerden Şükrü öğretmen
ulu sedir
sekseni aşmış koca kitap koca insan
son anlarında bile
hâlâ eğitmen hâlâ öğütmen hâlâ öğretmen
alacası bir sabah
serçeler seslerini henüz duyururken
okumaya aç okutmaya aç
yaşatmakmış bir daha hevesini
iki büklüm yararak sessizliği
duyulmuştu Şükrü öğretmenin titrek sesi
gitmek istiyordu okula
“bırakın
çekin elinizi
çocuklar bekliyor beni!”
yorgun bedenine yapışmış
öğretileri
bir defter bir kitap
koltuk altındakiler
baş öğretmen bahçe kapısında
yalınayak ve bitap
duyguları
hâlâ dipdiri hâlâ sımsıcak
tutabilene aşkolsun
kucaklanmıştı heykelliğinde kararlılığının
ibadet eder gibi yatırılmıştı yatağına
ve öpülmüştü elleri
kozasının örgüsü
sanki sarmıştı bilgi ipeğiyle bütün belleğini
varıp geçse kaç on yıl
varıp geçse kaç birkaç bin yıl
varlığında insanın sırrı ve imgesi
buydu öğretmenin
ve
yine eylüller kitap kokar
ve
yine başlardı okullar
ve
yine gelip giderdi
kitap kokulu
portakal kokulu
pamuk şekerli
nice nice sonbaharlar
bir bayramı yaşar gibi
23 kasım 2008 Denizli
5.0
100% (1)