simsiyah dumandan parmaklıkları istesem dağıtıp çıkarım gibi sonsuza esniyor yapamıyorum. demir olsa zamanla çürürdü belki simsiyah dumandan parmaklıkları içime çekiyor ölemiyorum. ateş olmayan yerden tütüyor gibi simsiyah dumandan parmaklıkları körüğün sesini duyamıyorum. is kokusu içimden geliyor gibi simsiyah dumandan parmaklıkları içim için için yanıyor sanki içimden dışarı çıkamıyorum. simsiyah dumandan parmaklıkları dişimle tırnağımla sökemiyorum zincirsiz kilitsiz tutuyor beni simsiyah dumandan parmaklıkları
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
insan bazen kendi kıvılcımında tutušup, kendi ateşinde yanıp, kendi külünde eriyip, kendi dumanında buhar olmak ister. çok da şey yapmayın. ateş de olun, kül de olun, buhar da...sonrası kovulduğumuz cinnet...herkese iyi gelecek ama işte kimse bunu göze alamıyor. ben parça parça değil, paraşütle de değil, kemiklerimin toplanmayacağı bir yükseklikten atlamak istiyorum o aleme...çadır kurmayın ambulans da çağırmayın...mümkünse sessiz sakin, dingin, gürültü koparmadan.
bu boşvermişlik de hayra alamet değil ama...yakında çıkar kokusu...
ben ne diyorum ya! ne anlatıyorum iki saattir. biri de kovmuyor ki kulağım rahat etsin.
bana ne yapabileceğini göster dedim. öyle güzel baktım ki, çok güzel görüyorum günümü diye, bir daha gösterdi. sonra bir daha. bir daha. çok daha yani. sonuç olarak böyle içime tıkıldım kaldım. yazmalarım olmasa, nefes alamadığım için değil veremediğim için o cinnete düşerdim sanırım.
bana pek boşvermişlik gibi gelmedi. daha çok, çokvermişlik az ya da hiçalmışlıktan zuhur etmiş bir dengesizliten, doğan bir bıkkınlık olabilir.
denebilir ki, almak için mi verdin? hayır. sadece verdim. öylece verdim. sakınmadan allah ne verdiyse verdim. verdiklerimden pişman değilim. verildiğini sandıklarımın "ay canım ya yanlışlıkla şaapmışım. o öyle değilmiş inan ben de öyle sanmışım. sanmasam yapar mıydım. neyse kusura bakma artık olan oldu. hadi siiii yuuuu" denilerek geri çekilmesine anlam verememekten cimnetlğim.
ulan asıl ben nerden nereye geldim. neyse öyle işte. nasılsa öyle. hakkınızı helal edin.
bana ne yapabileceğini göster dedim. öyle güzel baktım ki, çok güzel görüyorum günümü diye, bir daha gösterdi. sonra bir daha. bir daha. çok daha yani. sonuç olarak böyle içime tıkıldım kaldım. yazmalarım olmasa, nefes alamadığım için değil veremediğim için o cinnete düşerdim sanırım.
bana pek boşvermişlik gibi gelmedi. daha çok, çokvermişlik az ya da hiçalmışlıktan zuhur etmiş bir dengesizliten, doğan bir bıkkınlık olabilir.
denebilir ki, almak için mi verdin? hayır. sadece verdim. öylece verdim. sakınmadan allah ne verdiyse verdim. verdiklerimden pişman değilim. verildiğini sandıklarımın "ay canım ya yanlışlıkla şaapmışım. o öyle değilmiş inan ben de öyle sanmışım. sanmasam yapar mıydım. neyse kusura bakma artık olan oldu. hadi siiii yuuuu" denilerek geri çekilmesine anlam verememekten cimnetlğim.
ulan asıl ben nerden nereye geldim. neyse öyle işte. nasılsa öyle. hakkınızı helal edin.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.