1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
36
Okunma
Sükût kuşanmış dillerim, Feryadı içte saklarım.
Bir kara sevda uğruna, Yorulmuş tüm şafaklarım.
Kaderin ince hattında, Yürürüm yalın ayaklı.
Sırrımı sorma kimseye, Binbir hüzünde saklı.
Bir yanım mazi külüdür, Bir yanım yarın korkusu.
Ruhumu sarmış ansızın, Şu dünyanın pis kokusu.
Münzevi bir gölge gibi, Sokaklarda iz sürerim.
Kendimi buldum derken ah, Yine kendimden beterim
Kalemim kırık bir asa, Kelimeler dilsiz kul.
Aşk dedikleri bu yolda, Ne kapı var ne de yol.
Eski bir Mushaf içinde, Kurumuş bir gül yaprağı.
Sanki sarmış her yanımı, Gurbetlerin o toprağı.
Erenler cemine girsem, Yüzüm sürmeye yüzüm yok.
Öyle bir dertle doluyum, Söze hacet, gözüm tok.
Harfler isyan eder bazen, Mısralar dökülür yere.
Gözyaşım bir nehir olur, Akar gider o mahşere.
Bir tespih tanesi gibi, Dağıldım dünya düzüne.
Bakmaya takatim kalmadı, Şu aynanın yüzüne.
Sırtımda bin yıllık keder, Heybemde bitmez bir sızı.
Okudum kara bahtımdan, Yazılmamış o yazıyı.
5.0
100% (1)