3
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
109
Okunma

Bazı uykular huzurlu değildir
Gecenin koynunda kıvranır
Kafesinde sıkışmış bir kuş gibi
Çırpınır kanat kanat üstüne…
Rüyalar gelir sonra
Kırık cam parçalarıyla döşeli koridorlar
Her adımda, eski bir acının izi
Bir vedanın tozlu raflarda çürüyen son hecesi
Zaman, bu koridorda
Sızan bir yara gibi usulca kanar...
Gecenin dişleri keskindir
Çiğner, öğütür , parçalar
Kayıp duaların paslı tılsımlarını
Ve vuslatı erteleyen saatlerin çarklarını...
Mistik bir pus kaplar ruhumu
Bir ney sesi gelir uzaktan
Hangi kamışlıktan koparılmış, bilinmez
Hangi aşkın iniltisi bu
Hangi ilahi nefesin sızısı ?
Yakınlık ve uzaklık birbirine karışır
İki kıyı arasında gidip gelen sal gibi...
Bazı uykular
Kuyu dibine düşmüş yıldızlar gibidir
Işık saçarlar, ama karanlıktırlar
Çığlık atarlar, ama sessizlerdir
Kalabalıktır ama yalnızdırlar
Bir kuyudur ki
Kâinatın bütün boşluğu
Sığar içine...
Sabahın ilk ışığı sızarken perdeden
Bir celladın bıçağı gibi soğuk gelir bana
Gece bitmez aslında
İçeri çekilir, kemiğe işler
İliklerime kadar sirayet eder
Doyamadığım gecemin
Son perdesi açılır güne...
Şafak sökülürken ağır ağır
O puslu anın eşiğinde
Bir anlık bir sükût çöker
Ruhum, kırık bir aynada
Son kez seyreder bedeni...
Uyku dediğin
Ölümün küçük kardeşidir
Bazıları için rahmet
Bizim gibiler için ise
Rüyalara mahkum bir aşkın
Hasret sahnesidir...
Çağdaş DURMAZ
5.0
100% (6)