9
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
76
Okunma

Sakın dostum var deme, sen yalnızsın dediler
Boş duvarlara bakıp, dalmaya da alıştım
Güvenime karşılık, nankörlükle geldiler
Sadakat yalan imiş, bilmeye de alıştım
Kader deyip kedere, gülmeye de alıştım
Yakut’tan taç olsa da, saçlarıma takamam
Küllenen ateşi mi, körükleyip yakamam
Bundan sonra kimsenin ,yüreğine akamam
Hayatımdan neşeyi, çalmaya da alıştım
Elveda çanlarını, çalmaya da alıştım
Otur anlat diyenler, duyar da dinleyemez
Dinlese de çekmeden, acımı anlayamaz
Benim gibi feryatla ah, edip inleyemez
Derdimi anlatmaktan, yılmaya da alıştım
Teselliyi susmakta, bulmaya da alıştım
Ne dağları aşmışım ne, deryalar geçmişim
Şu koskoca dünyada, vefasız yar seçmişim
Baharı beklemeden, zamansız gül açmışım
Dalımdan koparılıp, solmaya da alıştım
Kendi yapraklarımı, yolmaya da alıştım
Ben garip bir yıldızdım, onlar sanki Aydılar
Küçücük kıvılcımı, kefaretim saydılar
Gökyüzünü söndürüp, ışığımdan caydılar
Kuytu karanlıklarla, dolmaya da alıştım
Güneşe bile selam, salmaya da alıştım
Nur yüzlü maskeleri, bir İblis’e dönüştü
Gözümün nuru iken, birden gözümden düştü
Üzgün değil gibiydim, fikrim aklımı deşti
Küsüp küsüp gönlümü, almaya da alıştım
Delirirken akıllı, kalmaya da alıştım
Mutluluğu dilenmek, aciz Gönül’e ardır
Gücün varsa bugünü, gel de geçmişe sardır
Gülruba rüyalarda, gece gündüze dardır
Her gece uykuları, bölmeye de alıştım
Böldüğüm uykular da, ölmeye de alıştım
5.0
100% (9)