2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
71
Okunma
Ey gönül,
sen yine de daralma…
Bu âlem gelenin de gidenin de imtihan yurdudur.
Kimler gelmedi, kimler geçmedi ki
bu fanî yol’dan…
Sonunda insan kendi iç odasına varır
ve sorar kendine:
Ne umdum fâniden?
Ne buldum?
Neyi hakikat bildim?
Neyi kendimden eksilttim?
Bilirsin ki hesap kulda tutmaz;
doluya koysan dolmaz,
boşa koysan dolmaz.
Zira doluluk da boşluk da
Hakk’ın tecellisidir—biri imtihan, biri lütuf.
“Geç kaldım” deme ey derviş gönül…
Sülûk, nereden başlarsan oradadır.
An’a sığar bazen bütün ömür,
nefese sığar bazen bütün kader.
Ömür dediğin,
Hakk’ın avuçlarına gizlediği anlık nur perdesidir.
Açılır… kapanır…
ve biz kalırız öze yakın yahut uzak.
Kıymetli olan,
bir dem çaydır dost meclisinde,
bir damla hikmettir sohbet erbabından,
bir Kerem tecellisidir
gönlüne dokunan dostun nefesi…
Ve bil ki
bütün gelip geçenlerin içinde
kalıcı olan yalnızca
Hakk’a yürüyen ayak izlerindir.
Fânide kaybolan değil,
Bekâda bulunan sensin aslında.
Yol uzun görünür ama
vuslat, nefes kadar yakındır.
Rifat KAYA
5.0
100% (2)