0
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
102
Okunma
Git, öyle mi?
Gözlerinde memleketimin mavi bir sabahı var.
Sanki saçlarını okşayan rüzgarlar büyütmüş beni.
İşte ben… Teninden serpilen, hatırlamaya ramak kala bir kokunun esaretinde,
Bu arayışta aklım bile çökmüş.
Hangi kara tren taşır ki beni uzaklara?
Hangi göçmen kuşlar alır kanadına?
Hangi hapishaneye bırakılır bu teslimiyet,
Hem de ben, bir ömür razıyken bu mahpusa?
Demek şimdi bir çift dudağın arasında bizim hürriyet…
Sözlerinle buruşturup veriyorsun ya elime,
Peki ya hangi cevval kesebilir ki bu bileti?
Kim dokunabilir ki? Kim yeltenebilir?
Zaten, ne dokunabilirdi ki bana senden başka?
Asırlarda gizlenen bir şarap gibi dokundun.
Dün, akşam yıldızlarında gezinirken gözlerim,
Bugün, aniden vuku bulan bir "ama" gibi yıkıldım.
Bir çocuğun heyecanıyla taşarken kalbim,
Şimdi ellerinden kaçan uçurtması gibi çakıldım.
Demek, bir daha uyuyakalmak yok artık yıldızlara bakarken.
Demek, bu eller artık uçurtamayacak hayalleri…
Yüzsüz değiliz; alırız voltamızı almasına da,
Sen üstüme sinmişsin, artık kokun da bırakmaz beni.