2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
101
Okunma

Hastane koridorlarının kokusu,
geceler boyu uykusuzluğun sesi
birikir içinin kıyılarında.
Ölümün kokusu yavaş yavaş sararken bedenini,
bir gün daha fazla yaşamak
bazen tek dileğin olur.
Vücudunda tükenmişlik sendromu,
gözlerinde yorgun bir direniş,
ve seni
ayağa kaldırmak için savaşan
koskoca bir tıp ordusu…
İlaçlar mı seni iyileştiren?
Yoksa umut tacirliğinde hapsolmuş ,bir nefes mi
her şeyi altüst eden?
Burada Derdin adı
ne biliyormusunuz
Derdin adi kanser.
Ama derman’ın adi mutluluk.
Çünkü mutluluk
bazen bir çocuk kahkahasında,
bazen bir gün ışığında,
bazende sadece “Nefes alıyorum” diyebilmekte saklıdır.
Ve sen…
O ışığı görmezden gelemezsin.
Hep özlersin o ışığı…
Ruhunda bir yer hâlâ aydınlanmak için bekler.
bedeninde bir yer
hâlâ savaşmaktan vazgeçmez.
Karanlığın gölgesine teslim olma;
çünkü karanlık korkuyu,
korku da ölümü çağrıştırır.
Oysa sen,
korkunun bittiği yere değil,
ışığın olduğu yere bakmayı öğrenmelisin
Düşün bir seradasın;
toprağa, suya, havaya nasıl ihtiyacın varsa,
ışığada onlardan dahada fazla ihtiyacın var.
Ve sen,
yeniden doğmayı beklerken
Yaşamın her alanında
zamanla mekânı unutmussun.
Şunu bilki
En çaresiz anlarda bile
bir yerlerde umut filizleri
hep yeşeriyor.
Belki görünmüyor,
belki hissedilmiyor…
Ama sen farkında olmadan
o filizler, her nefes alışında büyüyor.
---yazar ceylan c yilmaz
5.0
100% (7)