1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
738
Okunma

Ben gerdanı siyah gül, kilit yok kafesimde,
Yüzü dönük kalsaydın, uyurdum nefesinde.
Bir zamanlar eleste, bembeyaz bir kağıttım,
Kaderin davetini, ağlayarak dağıttım
Gül aldın yanağından, bana bile sormadın,
Allah razı olsun da, bir kez geri durmadın
Çiçek açmakla meşgul, gözlerimdi muhatap,
Artık boşa bekleme, doğmayacak bu mehtap
Sen bilmedin oysaki, titremezdim üşürdüm,
Adem ile Havva nın Elmasını düşürdüm
Ben deniz değilim ki, bir katrede içtiğin,
Geçerken uğradığın, dönüşlerden geçtiğin
Keşke şu gözyaşını, gelmeden eneseydin
Yada hiç akıtmadan, tutmayı deneseydin
Ömründe hiç bu kadar, ağlamazdın belki de
Gözlerin dinlenirdi, sevda denen ülkede
Asumandan yıldızlar, sağdırsan da üstüme,
Bin kere ölsem bile, bunu benden isteme
İstesen bu sevdayı, kat ve kat sıralarım,
Bak seni incitirim çok kötü yaralarım
Daha o mutluluğun, sebatına ermedin,
Gözlerime baktın da, İstanbul’u görmedin
Doğduğumdan bertaraf, bu şehirde sürgünüm
Dizlerimi tutmadan, geçmez benim bir günüm
Ters düştü ayrılıklar, çırpınışlar sireği
Neylersin Melek-ül mevt, Uzun tuttu süreği
Bırak sen ellerimi, zaman ömür aşımı,
Birkaç çeşit küçük kuş, beklesinler taşımı
Yanağımda ölümün, fermanını kaşırım,
Elemli bir ressamın, fırçasını taşırım
Gülerken belli olur, gamzemdeki tek sızım,
İki çocuk anası, elli yaşlı bir kızım
Beni sarmak istersen, uzun tut ellerimi,
Derin akan bir suya, bırak git küllerimi
Kalır mı yanımıza, her iklimden bir bahar,
Nasıl geçmiş görürsün, bir mevsimden her bahar
Ben gerdanı siyah gül, gül taşırım boynumda,
Bin çocuk avuturum, beşik kadar koynumda,
Allah ile konuştum, beni sana vermedi,
Merak etme dedi rab, seni kimse görmedi.
5.0
100% (3)