8
Yorum
13
Beğeni
4,9
Puan
133
Okunma
Neşe Sessizliğin İçinden Doğan Işık
Neşe,
adın bir kelime değil,
gecenin alnına sürülmüş ilk aydınlık.
Bir çocuk uykusunda seni düşlerken,
rüzgâr gülümsemeyi öğreniyor.
Toprak seni koklayınca bereketi hatırlıyor;
yağmur, tenine değmek için
bulut olmanın ağırlığını unutur.
Sen, varlığınla anlamı genişleten bir çağrısın,
duyulan değil, hissedilen bir yankı gibi.
Neşe…
adın bir su sesi,
kaynaktan taşarken bile susmayı bilen.
Sen geçince kalbin içinden,
sessizlik bile şiire dönüşür.
Bir kuşun gölgesi düşer alnına,
ve gökyüzü o an
“ben de yaşıyorum” der sessizce.
Bir mevsimdir senin soluğun:
bahar, bir yanına yaslanır,
güz öte yanına.
Her mevsim seni anlatmaya çalışır,
ama hiçbiri tam beceremez —
çünkü sen, zamanın bile iç sesisin.
Neşe,
bir gülüşün var ki;
yılların pasını siler aynalardan.
Bir bakışın var ki;
suskun yüreklerde yankı bırakır.
Bir adımınla tozlanmış umutlar dirilir,
bir dokunuşunla
diken bile kendini affeder.
Adın,
kainatın kalbinde yankılanan bir ezgi gibi,
her hecesiyle yumuşayan bir karanlık.
Neşe,
seninle başlar iç sesin yolculuğu;
her insanın içinde,
bir parça sen vardır aslında.
Ve ben,
senin adını andıkça
kelimelerim çözülüyor zamandan.
Belki bu yüzden,
şiir değil sensin yazılan;
ben sadece seni
dizelere sığdırmaya çalışan bir sessizi.
5.0
86% (6)
4.0
14% (1)