1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
115
Okunma
Bazen uzaklara bakarım,
ama bakışlarım değil, ruhum yürür.
Her yıldız bir sırdaş gibi parlar,
her ay ışığı bir hüzün taşır göğsümde.
İçimde kaybolan en yakınım
sessizlik içinde fısıldar bana: “Aradığın bendim.”
Boğazımda düğümlenen kelimeler
bir nehir gibi durur, çağlamadan,
acı, biriktikçe ağırlaşır omuzlarımda,
ve dudaklarım, suskun bir liman gibi
hiçbir kelimeyi bırakmaz dünyaya.
Ey gönül, derim,
neden hep uzağa bakarsın,
neden kendini görmezden gelirsin?
Ama kalbim gülümser,
“Çünkü en yakın, en derininde saklıdır,” der.
Rüzgarın uğultusunda kaybolan sesim,
her taşın altında bir sır,
her yaprağın titreyen ucunda
bir hikaye taşır.
Ben kimim ki sorarım kendime,
her benliğim bir başka benle savaşır,
geçmişin gölgeleri ellerimi sarar
ve her adım, beni kendime biraz daha yaklaştırır.
Sevgi, derler, en yakın olandır,
ama bazen en uzağındaymış gibi gelir.
Gözlerim bakar, ama görmez;
kalbim bilir, ama söylemez.
Ey sabır, ey zaman,
bizi yoğuran ateş misali,
her acı bir bilgelik,
her hüzün bir kapı açar içimize.
Bir gün, belki, uzaklar yakın olur,
kelimeler düşer boğazımdan
ve bir nehir gibi akar yüreğime.
O zaman anlarım:
Her kayıp, her bekleyiş,
her sessizlik,
bir aşkın habercisidir.
Ve o an,
ben ve evren bir nefeste birleşiriz,
her yıldız, her yaprak,
her sessizlik,
her acı,
bana “Sen hep buradaydın,” der.
Ey ruh,
suskunluğun melodisinde dans et,
çünkü en yakın olan,
hep en sessiz olandır;
ve en sessiz olan,
en derin sevgiyi taşır.
Kadir TURGUT
5.0
100% (3)