1
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
125
Okunma
Çocukluğum gençliğim yıllarıma ezilmiş.
Daha küçük yaşımda hayattan da bezilmiş.
Alın yazım alnıma yazılamış, çizilmiş.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Zerre miktar sevinç yok, hep acıyla yoğruldum.
Kaderin girdabında karanlığa doğruldum.
Gurbette hep yalnızdım sessiz sessiz boğuldum.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Hüzün gitmez özümden bitmez bendeki dava.
Ne bir dost yanımdaydı ne oldu sıcak yuva.
Soğuk gecelerde de çekilmez oldu dava.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Anamın duasında yoğruldum sessiz sessiz.
Babamın yokluğuyla kaldım böyle kimsesiz.
Her hece içimde kor feryadım gibi sessiz.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Dostum bildiklerim de yaralar açtı bana.
Dünya dedikleri yer zindan oldu bu cana.
Muhtaç oldum şafağa, günışığına,tan’a.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Hasretin çöllerinde öz benliğime baktım.
Umut sandıklarımı nar-ı alevde yaktım.
Yalnızlık ilmeğini aldım boynuma taktım.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Gözyaşım ırmak oldu, aktı sessiz gecede.
Kalbim hep paramparça yetim kalır nicede
Kapanmaz yaralarım ne sükut ne gecede.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Sokak lambalarında gölgem bile terk etti.
Dertlerim diken oldu hep sol yanımda bitti.
Huzurum darmadağın bahtıma da yer etti.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Derman aradım ama olmaz zerre bir misal.
Kara yazı alnıma yazılmış kısa masal.
Bu ömrün en sonunda taşınırda tahta sal.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
Şimdi son duraktayım, bekleyenim de yoktur.
Kefenim hazır artık çaresiz tabip-doktur.
Ölsem de bu dünyada acıya karnım yoktur.
Ben doğarken ölmüşüm, ölünce ağlamayın.
5.0
100% (9)