(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ne güzel susmuşsun... Ne güzel bırakmışsın kelimeleri, duvarın soğuk tenine, mürekkebin nefesine... Boş bir kâğıt, diyorsun ya, belki de doludur en çok o zaman. Çünkü söylenmeyenler, söylenenlerden hep daha yüksek sesle konuşur. Belki bir kelime değil de, bir kalp düşmüştür zamanın ucundan, kimse duymamıştır çünkü herkes kendi gürültüsünde kaybolmuştur. Ben bazen düşünüyorum; belki de yazmak, unutmanın bir başka şeklidir. Ama unuttuğunu sanmak, hatırlamanın en acımasız hâlidir. O yüzden, evet, göğe yazmak en güzeli... Çünkü gök ne siler, ne sorgular, yalnızca saklar, tıpkı bir sırdaş gibi. Bir dua gibi saklar; bir iç çekiş gibi, bir “keşke”nin ucundaki virgül gibi. Sen mürekkebini solurken, ben harflerin nabzını dinledim. Her “şşş” de bir kalp atışı vardı sanki, bir susuşun içinde yankılanan. Ve anladım ki; bazı sessizlikler, cümlelerden daha bilgedir. Bazı yaralar, kelimelere sığmayacak kadar edepli. Ah, Orhan Veli haklıymış belki de... “Bir garip”tir her yazar, biraz eksik, biraz fazla, ama hep kendine denk düşmeyen bir kelimeyle yaşar. Senin şiirinde, ben kendi sustuklarımı buldum. Bir kelimenin düşüşünü, bir bakışın kırılışını. Çünkü bazı yazılar okunmak için değil, anlaşılmadan hissedilmek için yazılır. Ve senin o “boş kâğıdın”, aslında bütün dolulukların sessiz şahididir. Göğe yazmak... evet... Belki de tek gerçek yazı orada durur. Biz ise dünyada, sadece mürekkebin yankısıyız. Kalemin gölgesi, ve O’nun sakladıklarının sureti…
Niçin siliyorsunuz dün güne gelen şiirinize yazdıklarımı ve beni niçin engelliyorsunuz sayın şair?
.... . ........... ... ................
Bu geçen hafta sayfamda paylaştığım şiirim;
Mürekkebini Soluyorum
. . .
boş bir kâğıt asılı duvarda ne yazıldıysa silinmiş
yalnızca sızı tutunmuş kenarına
. . .
bir kelime düşmüş olmalı zamanın ucunda ama kimse duymamış
. . .
şimdi o sessizlikte yavaşça soluyorum mürekkebini şşş
. . .
tabi göğe yazmak en güzeli
O saklıyor O saklıyor O saklıyor her şeyi
Hatice GÜZEN
Zaten yukarıda da var. Sizin Gri Sukúnet şiiriniz de dün güne seçildi zaten herkes görüyor alkışlıyor ben hariç ............................. . . .... ..
5 puan verdi “Mürekkebini Soluyorum”, kaybolan kelimeler ve sessizlik arasında varoluşun inceliğini şiirsel bir şekilde hissettiren, minimal ama derin bir içsel monolog.”
Tebrikler
Sevgilerimle dairem 🌾
..................................... . ...
Bu da Gri Sukúnet şiirinize gelip paylaşmış olduklarım;
*Geçen hafta paylaştığım "Mürekkebini Soluyorum" başlıklı şiirime yapmış olduğunuz yorum aslında bu şiire daha çok yakıştı gibi sanki
Sizin mürekkebin kokusu kalmış odada Ben ise Mürekkebini Soluyorum 😉
Tebrik ederim
Ben dün ve bugün sadece Bir hafta önce sayfamda paylaştığım şiirimin altına yazdığınız yorumunuzu buraya yakıştırdım ve yapıştırdım
İkimizin şiirinde de boş kağıt, odada yalnızlık, sessizliğin duygu olarak işlenmesi, geçmiş sızı. kırık dizeler, mürekkep var ama dediğim gibi; Sizin odada mürekkebin kokusu kalmış, ben ise Mürekkebini Soluyorum
Beş dakikada destan yazabilen bir yeteneksiz siz ve Edebiyat Defteri Seçki Kurulu da zaten güne taşıyarak sizi takdir ediyor ve yüreklendiriyor.
.......................................... ..
Şimdi Sayın Şair bu yazdıklarım sizi niçin rahatsız ediyor ki siliyorsunuz ve beni engelliyorsunuz?
Beni rahatsız etmedi bakın sizin şiirinizi. anlamı ile aynımı. Enim siirim.Ne zaman bir siirim güne gelse ebirada komplike gurup var benimle uğraşıyor.
Kimseyle ugrasam halim yok.Uzak durmayı tercih ediyorum bu tür insanlardan.
Beni rahatsız etmedi bakın sizin şiirinizi. anlamı ile aynımı. Enim siirim.Ne zaman bir siirim güne gelse ebirada komplike gurup var benimle uğraşıyor.
Kimseyle ugrasam halim yok.Uzak durmayı tercih ediyorum bu tür insanlardan.
saçlarının kırıklarıyla oynarken sen, parmak uçlarınla. çarparken göğüsündeki et ritmi bozuk atışlarla...
bazen, dağa/taşa/suya yazmalarında,üç noktaya esir bırakarak düşlerini/düşüşlerini.. odanın nem tutmayan duvarları, sessizliğin ıslığını çalarken ıslak, mavi bir özlem sarar her yanını bulut bulut, mürekkebi maviye kesik ki tutuşur kar tanelerin temmuz yangınında..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.