Gittin… Ardından sessizlik büyüdü, Zaman durdu sanki, içim üşüdü. Bir resmin kaldıysa solmuş bir gülde, Kokusu sendedir, hâlâ özüde.
Geceyi dinliyorum, adını duyar gibi, Her esen rüzgârda bir nefes var gibi. Yokluğun, yürekte yankı yankı çalar, Sen uzak bir ses, ben kırık bir melodi.
Gözlerimde saklı kalan o gülüş, Her hatıranda içime düşen kış. Dokunsam yok olacaksın diye Hasretini bile saramam kendi bedenime.
Ne bir mektubun var ne de bir haberin, Ama içimde hâlâ atan kalbim senin. Sensizlik bir rüyaysa uyanmayayım, Özlem, senin kadar gerçek sevgilim.
Sinan Bayram
Paylaş:
8 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ne güzel yazmışsın… Bazı satırlar insanın kalbine dokunur ya, işte senin dizelerin öyle olmuş. Sanki bir kadın, suskun bir akşamda kendi iç sesiyle konuşuyor gibi. Her mısrada biraz hüzün, biraz teslimiyet, biraz da hâlâ sönmemiş bir umut var. Çünkü biliyorum; gitmek kolay, kalmak zor; ama en zor olan yarım kalmak. Senin şiirinde “gitmek” bile zarif, sessiz… “Zaman durdu sanki” diyorsun; oysa zaman durmaz, sadece biz ilerleyemeyiz. İnsanın içi donar bazen, bir fotoğraf kadar soğur hayat. Ama o fotoğraftaki yüz, her defasında yeniden ısıtır geçmişi. “Yokluğun yankı yankı çalar” demişsin ya… Evet, bazı yokluklar sessiz değildir, Aksine, bütün gürültüler ondan doğar. İnsan, kaybettiğini ne kadar severse, sessizliği o kadar derinden duyar. Belki de bu yüzden, her rüzgârda adını duyar gibi olmuşsun. Çünkü aşk bazen kulakta değil, ruhun iç odalarında yankılanır. “Dokunsam yok olacaksın diye Hasretini bile saramam kendi bedenime.” Bu dizeleri bir kadın yazmış olmalı… Çünkü bir kadın, sevdiği yokken bile onun kokusunu hisseder, Ama dokunmaya cesaret edemez — ya kaybolursa korkusuyla, ya da gerçekten dönmezse acısıyla. Ve “Sensizlik bir rüyaysa uyanmayayım” diyorsun ya… İşte tam orada duruyor şiirin kalbi. Çünkü aşk bazen kabustur ama insan, o kabusu bile yaşamdan sayar. Gerçek sevgi budur işte: Gitse de kalır, silinse de hatırlanır, biter gibi olur ama hep biraz devam eder. Senin şiirinde bir vedanın sessiz ağıtı var, Ama aynı zamanda bir kadının dimdik duruşu da saklı. Kırılmış ama gururlu, yalnız ama sevmiş olmanın sıcaklığıyla dolu. Belki de bu yüzden dizelerin Orhan Veli’nin bir akşam üstü hüznünü taşıyor: Ne fazla süslü, ne iddialı… Sadece “içten” — çünkü içtenlik, en büyük aforizmadır. Eğer bu şiir bir mektup olsaydı, Zarfın kenarına şöyle yazardım: “Kalan, gidenin eksikliği değil; gidenin bıraktığı yankının kendisidir.” Ve altına küçük bir not düşerdim: “Bazı aşklar biter; ama hiç kimse, o aşkın yazıldığı kalbi silemez.”
“Uzak Bir Ses Gibi”, kayıp ve özlemi derin bir duygusallıkla anlatan, sessizliği ve hasreti yoğun bir şekilde hissettiren hüzünlü bir şiir. Yüreğinize sağlık, tebrikler.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.