Kıskandırır hâlimiz, kelaynak kuşlarını
Haydan gelene küstük, huyumuz garip şimdi
Ağa sandıklarımız, geriyor kaşlarını
Can emanet edilmez, beyimiz garip şimdi

Gerçekleştirmek için hayalini, düşünü
Altın sandılar şehrin, toprağını, taşını
Baykuşlar yurt edeli, pınarların başını
Köylümüz efendi de, köyümüz garip şimdi

Gelenek rafa kalktı, görenek oldu iptal
Sırların gölgesinde, yaşarız aval aval
Akıllı telefonlar, eyledi bizi aptal
Sohbetin tadı kaçtı, çayımız garip şimdi

Başımızı döndürür, mazideki görkümüz
Cehalete yenilir, aklıselim ırkımız
Sandıklar kurulunca, deveden yok farkımız
Soyanlara veririz, oyumuz garip şimdi

Akıtınca musluktan, içmeye yürek ister
Kimyasal katkılardan, her yanı sarar eter
Kim bilir çağımızda, bu yüzden arttı kanser
Aslan sütüne benzer, suyumuz garip şimdi

Kandırdı çoğumuzu, Arapların masalı
Gençlere kıran girdi, atletimiz Kenyalı
GDO’lu yemleri, önlerine koyalı
Sıpamız ahır yıkar, tayımız garip şimdi

Zahmeti rahmet sandı, icap yıllardan bıktı
Bahçıvan tor insandı, hicap güllerden bıktı
Serap çölden usandı, şarap kullardan bıktı
Neyzenimiz küfelik, neyimiz garip şimdi

Ayan beyan ortada, geldiğimiz son durum
Ezadan ecza çıkmaz, tabiplere uyarım
Bu yara neşter ister, iyileştirmez serum
Haramiler yüzünden, tüyümüz garip şimdi

Andıralı tüm dünya, tıpkı küresel köyü
Kâr etmez hiçbir önlem, değişti neslin huyu
Bilgisayar başında, oturalı gün boyu
Enimiz bir seksen de, boyumuz garip şimdi

Ağustos böceğiyle, gideli aynı izden
Başıbozuk düşlerle, huylanmayız biz cüzden
Darbımesel gibi söz, Delibal’ım bu yüzden
Karınca düş bölerken, payımız garip şimdi

Celil ÇINKIR - DELİBAL