11
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
300
Okunma
FASL-I HÜZÜN’E DAİR
Ey gam bâğında, hazan olmuş gülün hikâyesini dinleyen insan!
Bil ki bu satırlar, gönlün feryadından süzülmüş bir damla kandır.
Her mısra, hazânın soğuk nefesinde titreyen bir yaprak gibidir,
bir yanıyla vuslata susamış, öte yanıyla firâka mühürlüdür.
“Fasl-ı Hüzün” derken, yalnız bir mevsimi değil;
kalbin en sessiz çöküşünü, ruhun en derin ıssızlığını kastediyorum.
Zira her kalp, kendi hazânını bir gün yaşar;
her gönül, bir bülbül gibi aşk ocağında bir gün yanar.
Burada kelimeler değil, suskunluklar konuşur.
Sükût, hicrânın dili; gözyaşı, sevdanın kalemidir.
Her beyitte bir “âh” gizlidir; her âhın ardında bir dua,
her duanın ardında da, vuslat için bir bekleyiş vardır...
Ben ki, dest-i hazâna dokunmuş bir kalemim;
her dokunuşta bir yaprak düşürür gönlüm.
Her suskunlukta, bilirim ki hazân, bir son değil;
yeniden dirilişin, kabullenmenin ve teslimiyetin kapısıdır.
İşte bu şiir, ömrün baharını yitirmiş bir gönlün
kendine tuttuğu bir mersiyedir.
Ne dostun tesellisi vardır burada, ne dünyanın cilvesi;
yalnızca hüzünle yoğrulmuş bir hayatın teslimiyeti,
ve Mevlâ’ya sığınan bir kalbin sükûtu vardır...
Ey okuyan, sen de bir gün kendi hazânına erersen,
bil ki bu satırlar seni bulmak içindir.
Zira her “Fasl-ı Hüzün”, bir gönlün yandığı kadar olgunlaştığı,
sustuğu kadar anlaşıldığı bir mevsimdir.
Yâ Rab, hazânımızı bahara tebdîl eyle,
Âh eden gönülleri rahmete delîl eyle.
Hazan rûzgârı eser, gül solar hep bâğımda,
Gönül bir âh ederken, bülbül kân oldu bugün.
Keder çiğnendi sevdam dondu âşk ocağımda,
Sükûtun serzenişi, hep hicrân oldu bugün.
Bu aşkın diyârında, yorgun leylâ ve mecnûn,
Ne bir dost, ne bir düşman, görünen mâtem-i nûn.
Gecem hicrânla dolu, günüm efkâr-ı meknûn,
Dilimde aşk nidâsı, gönlüm zan oldu bugün.
Geçti bahâr-ı ömrüm, hüzün çöktü gönlüme,
Neşem döndü kedere, elem düştü kalbime,
Ne yâr kaldı, ne yaren, herkes güldü halime,
Riyâh-ı aşk savruldu, gül hazan oldu bugün.
Tecellîdir bu devran, geçti ömrün menzili,
Yeşermez artık ümît, soldurdu gonca gülü.
Vuslat hayâldir artık, sustu firâkın dili,
Gözümden yaş akarken, sevdan son oldu bugün.
Tükendi artık derman, bahar oldu, mâh-ı dert,
Kalan bir hâtıradır, kalbimde bir hâl-i fert.
Ne ses var, ne de nefes, suskun oldu her bir mert,
Bir ben kaldım, bir de sen, cân hüsrân oldu bugün.
Ne mevsim döner artık, ne yâr gelir rüyâma,
Zemîn perîşân olur, hasret düşer dünyâma,
Ben söylerim derinden, çöker her ân hülyâma,
Gelmez artık seherler, gün virân oldu bugün.
...andelip...
Dost kalemden....
Döküldü reng-i şebâb, soldu gülzâr-ı hayâl,
Sükûtun izdivâcı, sustu her bir melâl.
Ne mecnûn var, ne leyla, ne de aşkın bir misâl,
Zamân mühür vururken, devrân dondu bugün.......Efsuni Kalem
5.0
100% (18)