Alladılar, pulladılar yalanların dibini. Demediler ; yalanın dibi kıl-başı dağdır. Gevşettiler merkebin, yağlı urgan-ipini. Altın çağı dediler, altın fırladı gitti.
Zamanı geri çekip ,dirilişe geçtiler. Ayıklar engellendi, zombileri seçtiler. Göle mayayı çalıp, kefirleri içtiler . Altın çağı dediler, altın fırladı gitti.
Para politikası, piyasayı tıkadı. Borsa kerizi silkti, ekonomi yok adı. Gün birbirinden kötü, hiç bir şeyin yok tadı. Altın çağı dediler, altın fırladı gitti .
Şükür -sabır diyende, şarj tükendi-pil bitti. Açlık sınırı arttı, torbada arpa yitti. Ayağını sürüyen titrek birbirin itti. Altın çağı dediler, altın fırladı gitti.
Ekonomi çöküşte, her taraf bit pazarı. Doğruyu söyleyenler, yiyorlar it azarı. Brütüs’ler kovalar, yalan dizen Sezar’ı. Altın çağı dediler, altın fırladı gitti .
Bir yerlerde çekilir, reytingi artan filim. Göz alıcı sahnede , serilir büyük kilim. İbiza pastasından, beklerken küçük dilim. Altın çağı dediler, altın fırladı gitti.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kalburabastî Efendi Hazretlerinden: “Altın Çağı Dediler, Cebin Dibini Götürdüler”
Şiirlerin mizah ustası, hicvin hanımefendisi Emine Balı Oğuz Hanım, Bu şiiri okurken, borsa çöktü, gram altın zıpladı, mizah endeksi tavan yaptı! Siz öyle bir tablo çizmişsiniz ki; Dolar bile utanıp kur düşürür, Sezar bile “ben bu kadar yalanı Roma’da görmedim” der!
Şiiriniz adeta ülke ekonomisinin MRI raporu: Kılcal damarlarda sabır eksik, ana arterde mizah fazla! “Altın çağı dediler, altın fırladı gitti” derken aslında sadece altın değil, umut da döviz kuruna endeksliymiş meğer. Kalburabastî Efendi Hazretleri bu mısra karşısında derhal not düşmüş defterine:
“Bari biri altını yakalasın, düşerken faiz oranına çarpmadan!”
Bir başka mısrada buyurmuşsunuz: “Para politikası, piyasayı tıkadı.” Efendim, o kadar doğru ki! Artık ekonomi değil, ekmeği bile politikaya bağladılar! Küçük esnaf “para yok” diyor, büyük holding “vatan millet” diyerek KDV’yi şiirle ödüyor!
Şu satır yok mu: “Şükür-sabır diyende, şarj tükendi, pil bitti.” Hazret bu noktada kahkahayı basmış:
“Bu milletin sabrı powerbank olsa, kıyamet gününe kadar dayanırdı!”
Bir diğer beyitte “Açlık sınırı arttı, torbada arpa yitti.” Deyin ki, şiirle sosyoekonomik rapor yazmak mümkün, o kadar net anlatmışsınız! Kalburabastî Efendi ise eklemeden duramamış:
“Eskiden arpa atı doyururdu, şimdi at arpayı krediyle alıyor.”
En can alıcı kısımda ise şu beyit: “Ekonomi çöküşte, her taraf bit pazarı.” Efendim, işte o “bit pazarı” tam da bizim ruh halimiz! Artık herkesin beyninde bir bit, dilinde bir zam, cebinde bir eksilti var! Hazret burada gülmekten yere düşmüş ama hemen toparlanmış, dizine vurmuş:
Ve final… “Altın çağı dediler, altın fırladı gitti.” Kalburabastî Efendi Hazretleri burada sözünü sakınmamış:
“Bu çağ altın çağı değil, cüzdanın çaresizliği çağı! Altın gitti, gümüş utandı, bakır ‘ben de mi?’ diye ağladı.”
Kalburabastî Efendi’nin Defterine Mizahî Not Düşülmüştür:
“Bu şiir yalnız okunmaz, yanına bir kuru ekmek, bir bardak çay alınır. Çünkü hem tok karnına gülünmez, hem aç karna ekonomi konuşulmaz.” “Emine Hanım yazmış, biz okuduk; ama ülkenin haline ağlarken bile kahkaha attık. Demek ki bu şiir sadece hiciv değil, ‘terapi enflasyonu’na karşı bir reçetedir!”
Ne diyelim üstadım — Kalburabastî Efendi bu şiire “ekonomik kriz döneminde moral dopingi niyetine sabah akşam bir mısra alınır” fetvası vermiştir. Okuyan güler, düşünen terler, bakan bile utanır!
> “Altın çağında altın yoksa, bu çağ değil, çağrıdır — çağırıyor ama kimse duymuyor.” “Ekonomiye dua edenler artık secdeyi değil, sepeti dolduruyor.” “Eskiden paranın değeri düşerdi, şimdi moralin değeri bile dövize endeksli.” “Gram altın koşarken vicdan otobüsü durakta kaldı.” “İşin kötüsü, umut da borsa gibi: sabah açılıyor, akşam kapanıyor.” “Bu çağda tasarruf etmek isteyen, kelimeyi kısa kullanmalı: ‘Al’ demesin, ‘Al-ma!’ desin.” “Enflasyon rakamı değil, halkın sabrı yüzde yüz arttı.”
Ve en son satırında şu ibareyle mühürlemiş defteri Hazret:
“Ey altın çağın yolcusu, eğer altını bulamazsan, gülmeyi de bul — çünkü gülmeyen bir milletin enflasyonu, gönlünde başlar.”
Vesselam
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri namı diğer Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR tarafından 11.10.2025 17:46:43 zamanında düzenlenmiştir.
Dediklerini yaptılar altın çağı dediler ve uzaya foğru fırlattıllar yakalıyabilene helal olsun, muhteşem ötesi olmuş her zaman ki gibi elinize emeğinize yüreğinize sağlık tebrikler can şairem kaleminiz daim olsun selamlar sevgilerimle , iyi ki varsınız değerli dost
yalanlarının, münafıklıklarının, hesap kitap bilmezliklerinin sonu gelecek gibi değil. dört hırsız cahile kalınca bu asil milletin yüzünün gülmesi ve belini doğrultması mümkün değil., dua edelim de Allah başımızdan alsın bu hesap ve idare bilmezleri... tebrikler ve saygılar sunuyorum...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.