5
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
180
Okunma
Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana” şiiri, yoksulluğun, sabrın ve insan olmanın ağır yükünü anlatan bir yürek çağrısından doğdu. İlhamı, sofralarda kaynayan tencerelerden, bir parça ekmekle doymaya çalışan çocukların gözlerinden, alın teriyle ayakta kalmaya çalışan insanların çilesinden geldi.
Şair için bu şiir, bir şikâyet değil; daha çok bir hatırlatmadır: Zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, insanlığın kıymeti, umudun ışığı ve dayanışmanın gücü daima ayakta kalır. Kuru soğan, burada sadece bir yiyecek değil; kanaatkârlığın, sabrın ve geçim derdindeki insanların ortak sembolüdür.
Bu şiir, geçmişten bugüne taşınan halkın hikâyesini yeniden dillendirmektedir. Mahsuni Şerif’in sözünden esinle başlayan bu yol, günümüz insanının yüreğine dokunur. Çünkü açlık da tokluk da, umut da çaresizlik de her devirde insana aittir.
Sonunda şiir, bir ağıt gibi başlasa da, bir umutla tamamlanır: İnsanın en büyük gücü, yine insana tutunmak ve umudu diri tutmaktır.
(Bir memleket ağıtı)
Gün ağarmaz oldu, yüzü gülmeyen,
Tencerede su kaynar, içinde ne?
Soğan kokusuyla doyar mı yiğit,
Mahsuni’nin sözü: “Kuru soğana.”
Okur genç umutla, düşer yollara,
Diploma cebinde, iş mi var ona?
Çiftçi ekiyor yoktan bir hayali,
Toprak suskun artık, küsmüş tabana.
Adalet, eşitlik nerede şimdi?
Hak diye bağıran kalmış mı sende?
Savcı, hakim suskun; mazlumun sesi
Boğulmuş yürekle kalmış dillerde.
Emekli ay sonu nasıl gelsin ki?
Pazar çantasına korkuyla bakar.
Alın teriyle dolmayan eldiven
İçeride yoksul, dışardan akar.
Sofrada ekmek az, gözlerde buğu,
İthal neyin tadı, yok özün ruhu.
Köyde üret yoksa şehir neyle doyar?
Sustukça büyür bu halkın ahı…
Eğitim derken, nerde öğretmen?
Çocuk açsa neyle dolsun defter?
Bir denetim olsa, kim tutar yalanı?
Bu düzenin adı olmuş kader…
Bu ülkenin halkı dimdik ayakta,
Bir gün güneş doğar karanlığa da.
Direnen her yürek, atan her nabız,
Unutma: Umut da bizim, hak da!
Berlin 14.09.2025
Pevruzi / Hasan
5.0
100% (4)