8
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
234
Okunma
Ben eylülde defter ve kalem ile tanıştım.
Çantamı dizayn edip ve yazmaya alıştım.
Siyah önlüğü giyip mektepliye karıştım.
Oku dediler bana cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Benim süslü kalemim- kokan silgim olmadı.
Koparmadım yeşili, elde çiçek solmadı.
Bilinçli öğrendik biz, beyne yalan dolmadı.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Metrelerce kar kürür, yolu açardı babam.
Bir saatlik yürüme, okula varmak çabam.
Olmadı hiç gocuğum, afillisinden çantam.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Asla ezber değildi, eğitimde yolumuz.
Uygulamada vardı , çok eğitsel kolumuz.
Beden eğitiminde , öğrendik sağ-solumuz.
Oku dediller bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Sırada otururken ,Atatürk tam karşımda.
Yazdığım cümlelerde, andımız ve marşımda.
Ay-yıldızlı bayrağım, dalgalanır başımda.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı yavaş.
Öğretmen öğretmendi, öğrenciyse öğrenci.
Kimse kıramıyordu doğrularda direnci.
Siyaset bizden uzak, yok negatif sinerji.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş .
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Tek tek harfleri gördük ve eyledik telâffûz.
Sevgili Öğretmenim oldu bize klavuz.
Heceleri ünlemek, çok zevkli ve doyumsuz.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Kelime hayat verdi , anlamlı oldu cümle.
Okumaya başladım, saf zihin-var gücümle.
Çalışıp çabalayıp ilerledik ezcümle.
Oku dediler bana, cehalet ile savaş.
Çiğnemeden yutulmaz, peynir sarılı lavaş.
Emine Balı Oğuz
5.0
100% (14)