3
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
220
Okunma

Ey sözü kılıç sanan!
Ben senin “sus!" ’unum.
Cümlelerin mezarlığında,
Hakikatin gürzüyüm!
Ne kitabın mürekkebi,
Ne secde izi alnında;
Yanık bir gönül arar Yaradan
Külünde saklı sırrı alem
Hatırla...
Riyazetin bahçesi,
Hep gül dikeni besler.
Aşk ise bir çöl yeli
Kumda ne varsa
Onunla ruhunu besler !
Dervişin sarayı olmaz,
Saltanatı hırkasından taşan ateştir
“Fakir”im deme sakın
Alemlerin sultanı
Yar ise sana...
Bilginin putunu kırdım,
Ârif’im diyenin sesi sustu
Bildiğini sandığın an,
Kaybedişin başladı...
Çekicin tokmağında saklı sır
Kırılmayan ne varsa puttur!
Öyle bir vurdum ki kalbine
Cümle âlem “Âh!” dedi…
Sen sustun!
“Aşk!” diye haykırırsın da
Yüreğinde kıvılcım yok
Yanmak mı istersin?
Önce kül et benliğini
Sonra tutuşursun !
Bilmezler ki:
“Öldü!” denilen kalp
Ebediyyen çarpar
Artık dilin ateş, sözün kül
Hak diyen dil,
Hakikati örter...
Ey kitapları gölgeleyen!
Satırların karanlığı,
Sana güneşi unutturdu
Yak o ciltleri;
Ateşin alfabesi
Sessizliktir...
“Ben!” diyen yanar işte:
Küllerimde yürüyen sensin
Sus artık!
Söz bitti
Ateş söndü
Senden içe
HAKK kaldı!
Çağdaş DURMAZ
Şems’in felsefesi “ateşle temizlenmek” üzerinedir. Bu şiirde her dize, o ateşten bir kıvılcım taşır. Haddimiz değil tabi bir Şems olmak cihana , o ateşe bir kıvılcım olsak kafidir yaşama...
Beni tanıyan ve şiirlerimi okuyanlar bilir ki Şems Tebrizi hayranıyımdır. Onun felsefesi ve bakış açısı benim hayatıma bir kıvılcım oldu. Son zamanlarda Şems Tebrizi hakkında derin araştırma yaparken etkilenip haddim olmayarak bir şiir düştü kağıda sizlere pay etmek istedim af ola...
5.0
100% (14)