27
Yorum
62
Beğeni
4,9
Puan
455
Okunma
bir aynanın arkasına saklanmış yüzüm var,
çatlaklarından sızıyor eski bir şarkının buğusu,
her hecesi kendini inkâr eden çocuk sesleriyle örülmüş.
düşlerimden arta kalan küllerle çiziyorum yolumu,
her adımda eksilen ay ışığını omuzluyorum,
gökyüzü cebimde kırık bir pusula gibi dönüp duruyor.
biliyorum,
yolun sonunda bekleyen ne bir kurtuluş
-ne de bir ağıt-
sadece kendi sesimin yankısı,
karanlığa dokunan bir avuç ışıksız tohum.
gözlerimin içinde küflenmiş bir takvim asılı,
hiçbir gün kırmızıya boyanmıyor artık,
her tarih aynı soğuk mermerin yüzeyi.
bir koridorda yürüyorum;
kapılar var, ama hepsi duvara açılıyor,
anahtar deliğinde paslanmış bakışlar saklı.
geçmişim kürek mahkûmu,
-geleceğim zincirsiz ama kanatları kırık-
ikisi de aynı karanlıkta çarpışıyor içimde.
ve ben,
düştükçe derinleşen bir kuyunun dibinde
kendi sesimin çürümesini dinliyorum.
Müjgân Akyüz Dündar
5.0
97% (37)
1.0
3% (1)