0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
55
Okunma
Yalnızlık
Çocukluk ve gençlik yıları
Vefasızlık edip terk edince bizi.
Titrek bir kalp
Hafif buğulu gözlerle
Bakakalırız bu fani dünyaya.
Merdiven dayadığımız burçlar
Tek tek yıkılır devrilir kendiliğinden.
Bitmeyecek sandığımız yokuşlar
Dönüşür ansızın uçsuz bucaksız ovalara.
Yıldızlara bakar
Bir yer ararız
Onlar arasında kendimize.
Eğiliriz çiçeklere
Geçmişin kokusunu duyarız yalnızlığımızda.
Adına arkadaş dost ve akraba dediğimiz
Kalabalıkların da kalmamıştır vefası.
Oysaki umarız Dünya çölünde vefayı,
Etrafımızda gördüğümüz herkesten.
Gençliğimizde terk edince bizi
İçten dışa doğru büyük bir boşluğun uğultusu duyulur
Ne Dünyanın gerçekliği
Ne hayatın tutunacak bir ucu kalır ellerimizde.
Gökyüzüne değil toprağa bakar yürürüz.
Hayata değil acılara tutunuruz.
Geride kalan her şeyi yok sayarız.
Bütün sokaklar çıkmazda düğümlenir
Oynadığımız oyunu tekrarlar
Sonunun gelmeyeceğini bile bile
Herkesin ve her şeyin tenhasına düşeriz.
Hiç gelmeyecekmiş sandığımız
Sevdanın da
Gurbetin de
Vuslatın da kapıları
Hep yalnızlığa açılır ansızın.
Bir fırtına başlar,
Gönül bahçemizdeki tüm ağaçlar
Sökülür kökünden.
Hüzün ve acı savurur harmanımızı
Gözlerimiz yanar
Durur belki kalbimiz
Eski yaralarımız sızılar
Yalnızlık denizinin tuzundan.