Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
avrasya
avrasya

ŞEHRAZAT

Yorum

ŞEHRAZAT

( 3 kişi )

0

Yorum

8

Beğeni

5,0

Puan

137

Okunma

ŞEHRAZAT

ŞEHRAZAT


Kerbela’nın yangını közü düştü gönlüme
Enkazının köseğisi yetti bana armağan
Titrek lamba ışığı ateşinin alevi
Asya’nın bozkırında ay doğmuyor geceye
Her gecem bir asırdı el feneri elimde
Zifiri karanlığa güneş kadar aydınlık
Her asır bir adımdı kıtaların üstünde
Bir türkü tutturdum Cezayir’den Bosna’ya
Herkes anlar dilinden
Ferlerimiz sönünce unutmasınlar diye
Silinmez izler bıraktım İstanbul ‘un göbeğinde
Külliyenin kapısı taş köprünün üstüne
Ney sesinin içinde Şeyh Galip’in nefesi
Nedim’den bir kıtadır mezar taşında bile

Bir sara nöbetiyle bulaştırdın ölümü
Ne zaman geleceği bilinmez bir bilmece
Hangi ateş yalımı kuşatmıştı tenimi
Ruhumun cehennemi aklımın ötesinde
Gül kokusu olmasa çoktan teslim olmuştum
Kerbela’dan öncesi yasaklanmış reçete
Rebeze’nin kumlarında ayak izlerin kalmış
Ölüm sağanağında her biri bir menekşe
Gözlerinden okurum
Güvercinler umut eker camii avlularında
Şehrazat
Ölümün gölgesi geziyorken üzerimde
Biraz daha izin ver bana
Leylaklar getirirler beni kendi kendime

Kölelik alın yazım, ben öğrendim Musa’dan
Direnmeyi, denizleri yarmayı, ölmeyi öğrettim
Özgürlüğü kurtarmak için firavun saraylarından
Anıt mezarları yapan benim kırbaç altında
Sonra yıkanda benim Yusuf’un rüyasıyla
Tarih benim, halk benim, yurttaş benim
Nice krallar gelir geçer üstümden
Toprak benim, ekin benim, yurt benim
Seni kurban verdiğime bakma her sabah
Gün doğmadan uykularımdan çıkardığıma bakma
Yarım kalmış bir düşün esrik bir yorumuydu o
Tek eksik yanım.
Züleyha oradan girdi kanıma
Belkıs’ın sarayları oradan yıkıldı

Şimdi takvimlerin ucuna geldiğimiz şu anda
Tanrıların gökdelenlere taşındığı şu anda
Ben hala öksüzüm
Evsizim, ekmeksizim, güçsüzüm
Bir şey miyim neyim, bellisizim
Ruhum buharlaşıyor turbo dişliler arasında

Şimdi ben kimim, neredeyim, kiminleyim?
Bir kutlu vakte mi yürümekteyim?
Bir devrim sensiz olabilir mi diye
Sığındığım dağlara, şehir eşkıyalarına
Sokağın sahiplerine, fesleğen çiçeklerine
Teni ter kokan buğday tanelerine
Kendini unutmak isteyen kent vurgunlarına
En derin deniz diplerinden gelen sesini
Diriltgen ellerini, cesur yüreğini göstermekteyim.
Havva’nın doğurganlığı,
Hacer’in cesareti,
Hatice’nin bilinci
Meryem’in merhametini dilenmekteyim
Bir embriyon rahminde düşlerimin
Tek tek tüm çiçeklerden sorarak öğrendiğim
Şehrazat
Biraz daha izin ver bana
Ben de seninle birlikte beklemekteyim…

Sen değil miydin, hükümdar tahtında bir imge?
Kanadı kırık bir güvercin cellâdının kıskacında
Ayak izlerini sürdüm uzak doğuda, Himalayalarda
Buda’nın heykelini gördüm kral sofralarında
Eteklerine kadar yürüdüğüm Pirene dağlarında
Alplerin doruğunda Vatikan kapısında
Nemrut’un kılıcını gördüm kilise duvarında
Ve seni, yoksul ellerini, güneşi emdiğini
Güneş gibi yürüdüğünü,
Küllerini gördüm ılık ırmaklarında…
Çıkamadım alevlerin içinden
Şekilsiz soyut bir rüya
Tek sıra halinde taş ocaklarında
Yüzlerce kadın ve boyunlarından vurulmuş
binlerce erkek dağ yollarında
Şehrazat
Şimdi sana en çok ihtiyacım olan şu anda
Bir adım kalmışken gelecek bahara
Biraz daha mühlet ver bana
Çarpılmış zamanın karşısında

Sen de biliyorsun
Akibet top yekûn ölümün kucağında
Ne Musa’nın asası bir sihirdi
Ne denizleri yarması
Romanın kılıçları sürüklendi önünde
Merhametin seliydi İsa’nın konuşması
“Fekkü rakabe” kölelere özgürlük
Dağlarında yankılandı Mekke’nin
Ebubekir eliyle kırıldı zincirleri
Yıllar sonra ilk sözüydü Kâbe’nin
Ömer’in adaleti varsılların korkusu
Ali’nin işareti kavmiyetsiz oluşu
Kerbelayı yaratan kabilecilik putu
Ah Şehrazat Şehrazat
Şimdi takvimlerin ucuna geldiğimiz şu anda
Biraz daha zaman tanı bana
Yeniden bir pınar olup akacağımı görmelisin
Korkunç bir ıssızlığın hüküm sürdüğü çöllerde
Amansız kör kuyudaki Yusuf’un derinden seslenişine
Pür dikkat kesilip bir cevap vereceğimi bilmelisin
Uçsuz bucaksız ummanların
Üzerindeki gerçeklere doğru
Uçan bir göçmen kuş olup
Saman yolundan bakacağımı yeryüzüne
Sezmelisin
Lacivert kadife gecelerden damlayan
Yarınların aydınlığını giyineceğimi
anlamalısın
Ah Şehrazat Şehrazat
Biraz daha izin ver bana…

Ve işte şimdi sana en çok ihtiyacım olan şu anda
Çıkıp gelsen diyorum başım iki avucun arasında
Dinlensek diyorum ah biraz bir pınar soğuğunda
İsyan türküleri söylesek sevdanın tarlasında
İnsek diyorum ah biraz dağların doruğundan
Özgürlük yaylasına…
Ve işte şimdi sana en çok ihtiyacım olan şu anda
Dünyanın tüm özgürlük meydanlarında
Bir tek söz, o bir tek sözü
Söyletebilsek diyorum
Ey tüm öksüz çocukların annesi
Yetimlerin baba
Aç, açık, çıplak hüzünlerin kadını
Burada bitti nefesim sen koy artık adını…

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Şehrazat Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Şehrazat şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ŞEHRAZAT şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL