11
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
334
Okunma
suskun kaldırımların soğuk alnında
adımlarımı sayan saatlerin paslı çarkı dönsün
her adım bir başka unutuşun kıyısına varsın
çürümüş bir martı kanadından
gecenin kalbine sızan tuzlu fısıltılar
bana eski limanların
rüzgârla mühürlenmiş hikâyelerini anlatsın
çünkü bilirim,
senin en derin sokaklarında
gökyüzü bile siyahı kendine saklar
ve her ışık, karanlığın gözbebeğinde erir
ve bilirim
gece,
bir deniz fenerinin yorgun nefesi gibi
biraz titrek, biraz geç kalır umuda
kör bir pusulanın gösterdiği yöne
adımlarımı bırakırım usulca
rüzgâr, cebimde sakladığım
en eski şarkının hecelerini savurur
bir dalga alır,
bir dalga geri verir ismini
seninle konuşmayı unutan dudaklarım
yalnızca gölgeyle fısıldaşır
ve gölgem,
eksilen ömrümün kıyısında
kendini tanımayan bir yolcuya dönüşür
şimdi bilirim,
bu şehirde her gece
bir başka kalbin sessizce terk edilişidir
ve ben,
her seferinde yeniden
dudaklarımdan öpülmeyi beklerim şehirden.
Müjgân Akyüz Dündar
Hicranı demirledim aşkın sahillerine.
Hasret pınarlarından bade içtim bu gece,
Şu rüya aleminin taktım delillerine,
Sesin geldiği yönü rota seçtim bu gece! -hosoğlu- (teşekkürlerimle)
5.0
100% (24)