0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
69
Okunma
Karnımız tok diye çıktık yollara,
Gönlümüz küskündü baba ocağına.
Bir hayal kurduk da düştük tuzağa,
Ne yazık, geç kaldık işte biz yine.
Gurbet dedikleri taşla döşeli,
Ne dost kalmış ne de insan sesleri.
Her günümüz bir dert, her an kederli,
Çöktü omzumuza yükler sessizce.
Yıllar geçtikçe tükenmiş meğeriz,
Ne iz bırakmışız, ne de bir değeriz.
Kimseye sorulmaz şimdi ne işiz,
Zaman bile dönüp bakmaz halimize.
Kiminle güldük ki, kime ağladık?
İnandık da nice maskeyi taktık.
Zannettik biz doğru yolda yürüdük,
Meğerse hep kendi izimizi sildik.
Kaldırımda yürürken bile yastık,
Başımızda yeller, yürekte çatlak.
Bir ömür geçti de sormadık artık:
“Bu yolun neresinde biz vardık?”
Dillerde kalan bir garip hikâyeyiz,
Evlatlar tanımaz şimdi kimseyiz.
Ne gelen var, ne de bizden gideniz,
Sessizce kaybolan hatırayız biz.
Tüketmişiz sevgiyi, yitirmiş iz’i,
Mal uğruna harcamışız tertemiz’i.
Ruhu satar olduk ucuz bir süsü,
Sona geldik işte, nedir kazancımız?
Güzeldi bir zaman köyün harmanı,
Şimdi ne kaldı, bir yorgun anı.
Betonda boğulmuş gönül imanı,
Dünya bir çark oldu, öğüttü bizi.
Ozan Güner der ki: bakın hâlimize,
Her şey sahte kalmış özden geriye.
Bir defter açılır mahşer yerinde,
Kârımız ne ola o gün elimizde?
Ozan Güner Kaymak
Amsterdam 20.07.2025