4
Yorum
15
Beğeni
0,0
Puan
204
Okunma

Sığındığım sendin…
Tüm yolların kilitlendiği vakit,
göğsünde bir dünya saklıydı bana.
Ben o dünyanın vatansız çocuğuydum.
Ağrılarımı dindiren bir mırıltıydın,
bir dua gibi, bir gök gibi,
bir “kal” gibi…
Kalmadın.
Sana geldikçe eksiliyordum,
bir daha hiç tam olamayacak kadar.
Her seferinde kapını çalan yüreğim,
kendi eşiğinde üşüyüp
geri dönüyordu.
Çünkü sen;
hem sığındığım,
hem kovulduğum sendin.
Aynı bakışta huzur ve uçurum vardı.
Aynı kelimede sevgi ve sessizlik.
Senin yanında en çok ben vardım,
En çok da ben yalnızdım.
Bir gün,
dizlerinde dua olurum sanmıştım,
meğer alnımda kefenmiş niyetin.
Sen benim sancımı duymazken,
ben senin susuşuna şiir yazdım.
İçine attığın her cümle,
benim içimi paramparça etti.
Kovuldum…
Oysa sadece bir yudum gülüş içmekti dileğim.
Sana dokunmadan,
sana zarar vermeden
bir yanın olmaktı niyetim.
En çok
sevdiğin yerinden incitirmiş insanı.
Ve sen,
en çok sevildiğin yerde,
beni yabancı bildin.
Şimdi ben,
kapısı sana çıkan bir yolda,
sürekli geriye düşen bir sığınmacıyım.
Ve adını andıkça,
içimden bir “vazgeçme” geçiyor hâlâ…
Ve sonra...
Bir gece rüyama geldin,
hiç konuşmadan ağladın gözlerimin içine.
İşte o an anladım,
sen de bir yere sığınmak istemiştin belki,
kapılarını kendi ellerinle kilitlemiştin bana.
Yani sen de kırılmıştın,
ben yine senden kırılmıştım…
Şimdi hangi şiir tamir eder bizi?
Hangi dua sarar birbirimizi?
Bütün diller tükendi senden sonra,
susmak, seni anlamanın başka bir yoluydu belki…
Ben o yolu yürürken
ayaklarımı kaybettim.
Bir gün geri dönersen diye
içimde hâlâ bir yer boş.
Ve biliyorum,
herkes gelir,
kimse sığınmaz sen gibi...
Peri Feride ÖZBİLGE
19.07.2025