0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
136
Okunma
Bir sabah uyandığımda tanıyamadım kendimi,
yüzümde yoktu artık,
ne bir iz, ne bir ses, nede bir nefes,
bir yabancı gibi yürüdüm kendimin yanından,
göz göze gelmekten bile korktum o an.
Ben, ben miyim hâlâ?
Yoksa çoktan gitmiş miydim içimden?
Hayallerim vardı derinlerde,
kapıları birer birer kapanmış hiç fark etmeden, habersizce.
Şimdi dönüp bakıyorum geriye,
hiçbirinin anahtarı kalmamış elimde.
Varlığımla yokluğum arasında bir gölge gibiyim, geziniyorum kendimin etrafında öyle,
aydınlık bile sığmıyor artık içime.
Kendi adım kulağıma yabancılaştı,
biri çağırsa beni, dönüp bakmayacak kadar hemde.
Ne kaldıki geriye benden?
Neyi sevmiştim ben eskiden,
Hangi rengi, hangi filmi?
Kendimden kopup savruldum.
Kalbim bedenim, ellerim ayaklarım ayrı ayrı yerlerde.
Paramparça olmadım belki, ama birleşmeyecek parçalara bölündüm işte.
Zaman, omuzumda asılan yüzü olmayan bir ağırlık,
her sabah başka bir sancıya boyun eğdiriyor beni.
Aynalar bile bulanık artık,
ne varlığım görünüyor, nede yokluğum bulunmuyor.
Aynı yerde bekliyorum,
dünya dönmeye devam ediyor.
Bu kadar sessiz kalmak,
ölümün soğuk nefesine meydan okumak gibi.
Susuyorum,
çünkü anlatacak hiçbir kelime,
içimde konuşacak biri kalmadı,
içimde bir yorgunluk var,
uykuyla geçmeyen,
sessizlikle büyüyen bir yorgunluk.
Bir çığlık atmak ister ya insan bazen hani,
ama o çığlık,
içinde bir kar tanesi gibi erir.
Bir iç çekişte boğulur önce,
bir nefeste kaybolur sonra.
Düşlerim var mıydı gerçekten,
yoksa unuttuğum bir masaldan mı kalmaydı hepsi?
Şimdi hepsi yokuş aşağı yuvarlanıyor
ben tutunamıyorum hiçbirine,
ellerim bile unuttu nasıl sarılacağını kendime.
Bir yabancı gibiyim artık,
kendi hikâyemde susturulmuş bir ses,
rolüm yazılmış ama ezberimde değil,
perde açılıyor her gün yeniden,
ama ben ışıkların altında değil, hep karanlıkta, hep sahne arkasında gibiyim.
Ahhh, kırk şair birden olsam yinede anlatamam hevesimin kırılmasındaki hüznü.
5.0
100% (3)