Gözlerinde Bir gölgeyi bekleyen Güneşi gördüm O güneş ne sabahın Ne de akşamın içindeydi Bedeninden çıkıp Göz kapaklarının arkasında Saklanmıştı sessizce
Sana bakmadım Sadece Işıkla karanlık arasında Durduğun o anı izledim Ne sevinçtin Ne de keder Ama ikisini de Taşıyordun dudaklarında Bir kadeh gibi
Aşk, Teninle değil Teninin bırakmadığı boşlukla doldu içime Söylemediğin her şey Benim içimde filizlendi Ve kelimelere dönüştü Yasak meyveler gibi Senin haberin olmadan büyüyen
Ellerin uzanmadı bana Ama ruhun geçti Tüm uzaklıkların içinden Ve ben Yalnızca bir adım yakınımda Sonsuzluğu hissettim.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Türkçemizde “Seni gözüm bir yerden ısırıyor.” Şeklinde bir deyim vardır. Kısaca ‘gözü ısırmak’… . Bazı insanların bakışları o kadar derin, anlamlı, etkili ve çarpıcı olur ki, kim o bakışın hedefi olursa adeta çarpılır. Belki de ilk aşk, ilk çarpılma, görür görmez âşık olma bunun içindir. İlk bendi okuyunca şöyle bir durakladım. Ne anlatıyordu bu dizeler? “Gözlerinde, gölgeyi bekleyen güneş?” Akşam ve sabah güneşi değil. Bedeninden çıkıp göz kapaklarının ardında doğan güneş. Işıl ışıl, berrak mı berrak, parıltılı, göz kamaştırıcı. ‘Bu nasıl bakıştır böyle’ dedirten cinsten. Yıldırıma yakalanmış gibi bir ışık şelalesi bütün ruhu, bütün bedeni, hatta bedenin içindeki kalbi bile aydınlatan, kendi içine çeken, kendine dönüştüren bir bakış. . Kendinden geçen bir gönül gözü ile göz kapaklarının açılıp kapanırken, kendi varlığında şimşekler çakıp sönen ışıltısını, insanı derinden etkileyen yakan ve söndüren, arzulayan ve susturan adeta “ışık ve karanlık” oyununu seyre daldım. O anda ne sevinç gülleriydi dudaklarında açan, ne de keder. Bir kadeh gibi canlı, bir kadeh gibi albenili, bir kadeh gibi “iç beni” cazibesinde. . Gördüm ki aşk, sadece tenlerle yaşanılan sıcaklık değilmiş. İki insanın ruhuyla, kalbiyle, sevecenliğiyle, ışığıyla, derinliğiyle kısaca bütünüyle birbirini tamamlaması, bütünleşmesi imiş. Söylenmeyeni çığlık çığlığa hissetmek, istenmeyeni murat edip arzulamak, tohumlananı gönül ülkesinin bahçesinde filizlendirmek ve sonra yasak meyveye dönüştürmek ve habersizce yeme gafletinde bulunmak, cennetten kovulup, kendi cennetine kavuşmak gibi bir muhayyile. . Birbirine dokunmadan, iki uçtan başlanıp orta noktada aynı anda ışığa açılan tünel gibi ruhlarımız birleşti, bütün uzaklıkları ortadan kaldırarak… Bir adım yakınımdaydın. Sonsuzluğu hissettim Sırlı cama bakarcasına… * Çok farklı imgelerle, tasvirlerle, ifadelerle aşkın sırrını bakışlarda bulan, hatta aşkı sırlı camın derinliklerinde görüp kendinin sonsuzluğun içinde kaybeden muhayyel bir aşk. . Güzel ve anlamlı bir şiir. Takdir ve tebriklerim Gülserçesi Nurcan Hanıma.. Saygı ve selamlar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.