2
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
221
Okunma

Alfabesiz bir harf gibiydin önce,
çocukluğumun taş avlusuna düşen suskun bir hece…
adını unutmuş, yolunu şaşırmış bir göçmen kuş,
bir tek bana konmak ister gibi
ürkek, uykusuz, telaşlı.
Elza…
adını söyledikçe dilimde mavi bir acı büyür,
çünkü seni tarif etmek
kelimelerle işlenmez bir nakış,
dudağımın ucunda asılı kalan
bir ağıt gibi yarım kalır hep.
Kıtlık çağında bir aşkın
çatlamış dudağıydın sen,
bir yudum su gibi görünür,
ellerime damlamazdın.
Saklanırdın bir kar tanesinin
ölümsüz beyazında,
erimeden önce öperdin içimdeki ateşi.
Ben sana varamadım Elza,
sen bana kalamadın…
göçmen mevsimlerin
kaybolmuş yolcusu olduk birlikte,
çünkü aşklar, bazen
sahipsiz çocuklar kadar korunaksızdır.
Bir gün,
bir elin umut, bir elin ihanetti,
avuçlarında gül taşıdın,
ama güllerin dikenini
hep kalbime bastırdın.
Ben “kalsın” dedikçe
sen “gitmek” oldun.
Ben “sev” dedikçe
sen “sus” oldun.
Yine de seni sevdim,
adını bir dua gibi andım
bütün yalnız gecelerimde.
Bir sigara dumanında yitirdim seni,
bir çocuk ağlamasında buldum yeniden…
ve anladım ki Elza,
sen daima varla yok arasıydın.
Alnıma yazılmış bir kırık dua gibi
uğramıştın kalbime,
ömrümün yaralı atlasında
bir yıldız kadar uzaktın
ama ışığın
bin geceyi aydınlatmaya yetti.
Ben hâlâ sana yürürüm Elza,
herkesin kalabalıklarında bile
yüzünü ararım.
Bir bakışında bütün dünyayı affedebilirdim,
ama sen bakmayı seçmedin,
ben beklemeyi…
Artık bilirim,
bu yorgun coğrafyada
hiçbir sevda,
kök salacak kadar cesur değil.
Yine de ben
senin adını büyüttüm içimde,
şiirle, dua ile,
bir sır gibi sakladım.
Giderken bile bende kalan
bir gülüşün var Elza
rüzgârda savrulmuş, hâlâ
kokusu tenimde asılı bir gülüş.
Kimse bilmez,
ben seni o gülüşle sevmeye devam ettim.
Şimdi yazdığım bu dize,
bir mezar taşı gibi dursun aramızda:
“Sevmek, bazen gitmekle başlar,
bitmekle değil.”
Peri Feride ÖZBİLGE
28.06.2025