4
Yorum
14
Beğeni
0,0
Puan
348
Okunma

Bu şiir, sadece İstanbul’un fethiyle ilgili bir tarih metni değil, aynı zamanda vicdanın dirilişi, nefsin surlarında yapılan kıyamdır. Levh-i Mahfuz’dan düştüğü rivayet edilen kutlu müjdeyle başlar bu metin; ama onu gerçekten duyanla, başını çeviren arasında açılan uçurumu sorgular.
Fatih Sultan Mehmed’in o ilahî çağrıya yürüyüşünü selamlar; Çandarlı Halil’in korkusunu ise sessiz bir ibret olarak kayda geçirir. Zira fethin surları her zaman dışarıda değil, içeridedir; Ve fethedilmesi gereken her çağda, yeniden “duymak isteyenler” aranır.
Bir söz düştü Levh-i Mahfuz’dan zamana:
“Kostantîniyye elbette fetholunacaktır...”
Gök kubbe sustu bir an,
Ve yıldızlar eğildi bu kudsî kelama.
Kimisi duydu, secdeye vardı;
Kimisi başını çevirdi—
Zira müjde, korkaklıktır liyakatsiz yüreklere.
Çocuktu...
Omzunda kalem, gözlerinde devrin yükü vardı.
Bir çağdan ötekine yürüyordu susarak.
Adını sormadılar, o da söylemedi.
Ama kalbiyle cevapladı bir çağrıyı:
“Ben varım ya Resulallah!”
Ve bu söz, yedi göğü titretti;
Toprak onun adımlarına gül vererek açıldı.
İçinde yükselen sancağı henüz kimse görmemişti
Ama melekler ayağa kalktı o yürüyünce.
Bir de öteki vardı:
Devletin tahtında, ama milletin yükünde olmayan.
Çandarlı...
Korkunun paltosuna sarınmış,
Saltanatın minberinden fethin mescidine bakıyordu.
Surlar yıkılırken içindeki duvarlar örülüyordu.
Çünkü zafer, sadece düşmanı yenmek değil,
Kendi nefsini de devirmeyi gerektiriyordu.
Ve bir sabah...
Ezan, Ayasofya’nın kubbesinden yükseldi.
Taşlar secdeye geldi, haçlar hilâlin gölgesine sığındı.
Gök inledi: Fetih budur!
Ama bir kapı sessizce kapandı ardında—
Çandarlı’nın adı kaldı tarihte,
Ama duası kalmadı mahşere.
Ey çağın yorgunu!
Müjde hâlâ açık...
Fethedilecek şehir bu defa içindedir:
Nefsinin Bizans’ı, kalbinin surları,
Ve sen, o güzel komutan—
Eğer yüreğine yürüme cesaretin varsa.
Zira diriliş, bir ordunun yürüyüşü değildir yalnızca,
Bir ruhun kıyamıdır karanlığa karşı.
Ve Karakoç’un dediği gibi:
“Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Kalk ve yürü şimdi!
Müjde seni de çağırıyor.
Belki senin adın yazılıdır,
Henüz açılmamış bir Ayasofya kapısında…