8
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
236
Okunma
“Omzunda Dünya, Dilinde Dua” Adı kadın..
Kadın dediğin;
göğsüne bastırdığı dünyayı
bir mevsim gibi taşır içinde.
Sabah uyanmadan önce ev,
uyanırken çocuk,
gün boyu hayat olur.
Onun elleri, sadece dokunmaz
bir kilim gibi örer hayatı.
Yıkanmamış tabaktan,
görülmemiş rüyaya kadar
her şey onun içinden geçer.
Bir kadının suskunluğu,
başka bir dilde haykırıştır.
O susar ama eşyalar konuşur.
Fincanlar küser,
perdeler darılır,
ayna bile yorgun düşer
onun suskun bakışından.
Kadın dediğin,
bir çiçeğin toprağa düşüşü kadar sessiz,
bir dağın zirvesine vuruşu kadar güçlüdür.
Çünkü onun yükü;
sadece geçim değil,
geçmiştir de.
Evlatlarının susuz hayallerini
dizlerinde uyutur,
geç kalan umutları
saçlarının arasına iliştirir.
Kimse bilmez;
kadın bazen bir çekmece gibi
kapatır içini.
Açar açmaz dökülür
çocukluğu, yarım kalmış okul yolları,
ve sırtında taşıdığı ölü umutlar.
Ve işte…
Kadın dediğin bazen
bir karar verir aynanın karşısında:
Artık kimseye eğilmeyecek boynu.
Bir gömlek yakası gibi düğmeler kendini,
başını kaldırır.
Artık sesini geri alır.
Çünkü ekonomik bağımsızlık,
sadece para değil,
bir kadının nefes alabileceği penceredir.
Ve bir kadın, o pencereyi açtığında
dünya değişir.
Onuru, evinin eşiğinde paspas olmaz.
Kimin yanında susacağını değil,
kiminle konuşurken var olduğunu bilir.
Ve sevgi…
O da var,
ancak eşitlik varsa.
Sevgi; bir kadının sırtında yük değil,
elinde çiçek olmalı.
Çünkü kadın dediğin,
yıllar geçse de
birinin hayatına bahar olarak düşmelidir.
Boyun eğmek yok artık.
Ne kalbe, ne kaba söze.
Ne yoksulluğa, ne yok sayılmaya.
Çünkü kadın dediğin,
göğe bakmayı bilir,
yere basmayı da unutmaz.
“Kadın dediğin…
kendini unuttuğu gün bile
bir başkasına umuttur.”
Peri Feride Özbilge...
12.06.2025