9
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
361
Okunma

Gecenin ince tülünde bir fısıltı adın,
Kim sorar ki şimdi, kim hatırlar
O vefasız gölgeni, ey yar?
Rüzgârda savrulan kuru bir yaprak gibi
Uçup gittin avuçlarımdan,
Ardında bıraktığın bu kalp,
Viran bir şehir şimdi, inan.
Odamın loşluğunda keskin bir koku, senin,
Hayalin gezinir durur, her köşede sinsice,
Ve yüreğimde açtığın o yara,
Ah, o yara nasıl da derin, nasıl da kanar!
Aldığım her nefes, içimde yanan bir ateşe körük,
Göz pınarlarım kurumuş bir nehir yatağı,
Donmuş kalmış tuzlu izler.
Yıldızlar tanığıdır bu sonsuz hasretin,
Gönlümün her zerresi, adınla çağlar durur.
Uçsuz bucaksız gecelerin yalnızlığında,
Sensiz geçen her an, kor bir alev sanki,
Kim anlar ki bu sessiz çığlığı, kim duyar?
Ansızın bir rüzgâr gibi esip geçtin,
Hayallerimi savurdun dört bir yana,
Kül ettin umutlarımı.
Bak şimdi gönül haneme,
Bir harabe sanki, taş üstünde taş kalmamış,
Acılarla hemhal olmuş,
Sözcükler boğazımda, lal olmuş.
5.0
100% (16)