0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma
Allahtan kopmak ne mi...Laiklik
Esmalara katkın kadar ve ihlasın kadar Allaha sığınışın bağın..secden...Namazdaki secden kıyamın kıymetli mi....ölçü bu...
Hz İbrahimin bağı çok kuvvetliydi demez Kur’an...HzYahyanın vekilliği eksiksizir de demez...Hz Adem zelle edince şeytanın eline geçti dr Kur’an...Habil bir mezhebdi…"İhlasa katkılıysa öldürürüm"demeliydi.>Esmaya katkılıysaöldürürüm demeliydi...oysa melek olan Azrail bile faniliğe katkılı der ve öldürür...secdem bu görevim bu kıyamım bu der öldürür...Görüş belirtmez...yani ABİLLİK MEZHEBTİR v lmi marifeti İslamı budar her mezheb...Hz Adem de kısası terk ehven-i şedirdedi...Kabili kısas gereği öldürmedi...İslam ilim hz Ademden beri budandı...Hz musa ise hz Hızırdan marifet öğrendi ve şeriati budadığını anladı...
Allahtan kopmalar iki şekilde oluyor.İnsan yeterli Allah karıştırılmasın işlerimize deriz ve mezhebçilikle Alimden ilimden koparız
Laiklik Allahtan kopmaktır..."A-Z"yedir bu kopmaların dereceleri...Peygamberler bile ilmi-İslamıbudadılar yani Allahtan ilminden esmasından koptu...yani laiklik felsefe hep hortladı...şeytandan beri şeytanı kin vahiyden kopardı secde etmedi İslaa ilme marifete cehenneme razı oldu hz Ademe cemaat olmaya razı olmadı...İslamı budadı...ve tevbe de etmedi...BNİ Kur’andan anladığım İslam ilim marifet hakikat bu der mürşit ve İlim budanmıştır...mezheb alimleri de laikliğe saptılar...Koptular hakdan...sunnilik de şia da laiklikten kopuştan asilikten müstağn değil Allahın şriati deme mezheb şeritine...Kafir olursun...mezhebin helal dediğin harm de haram dediğine helal de...Kur’anı anladıkça...esmanın zuhuratını anladıkça yani marietullahın arttıkça...mutasavvıflar bunu yaptıar 1450 yıldır...
Tevbe/81﴿Allah’ın Resulünün çağrısına uymayarak seferden geri kalanlar yerlerinden ayrılmamış olmaktan dolayı sevinç duydular; canlarıyla mallarıyla Allah yolunda savaşmak istemediler, üstelik “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşi çok daha sıcaktır” anlayabilselerdi! ﴾82﴿
Yapıp ettikleri karşısında artık az gülsünler, çok ağlasınlar! ﴾83﴿
Şayet Allah seni onlardan bir toplulukla tekrar karşılaştırır da başka bir sefere çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Bundan böyle benimle asla sefere çıkmayacak ve benim maiyetimde düşmana karşı asla savaşmayacaksınız. Mademki ilk defasında oturup kalmayı yeğlediniz, şimdi de geride kalanlarla birlikte oturmaya devam edin.” ﴾84﴿
Ve onların arasından ölen hiç kimsenin namazını kılma, mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah ve resulünü inkâr ettiler ve yoldan sapmış olarak öldüler. ﴾85﴿
Onların malları ve evlâtları seni imrendirmesin; çünkü Allah onlara dünyada bütün bunlarla eziyet vermeyi ve canlarının da inkârcı olarak çıkmasını murat ediyor.
Tefsiri (Kur’an Yolu)
Tebük Seferi’ne katılmamak için bahaneler uyduran, özellikle havaların aşırı sıcak olduğu gerekçesine sığınan, üstelik müminleri de sefere çıkmaktan caydırmaya çalışan münafıkların âkıbetinin çok acı olacağı belirtilmekte; Hz. Peygamber’in bu kişilerden sağ kalanlarla karşılaşması halinde onların kendi maiyetinde bir sefere çıkmalarına müsaade etmemesi istenmekte, ölenlerinin ise imansız olarak can verdikleri bildirilip onlar için bir dinî vecîbe ifa etme cihetine gitmemesi emrolunmaktadır. Müslümanların ölen din kardeşlerine karşı ifa etmeleri gereken dinî vecîbelerin başında cenaze namazı kılınması ve bunun için gerekli hazırlıkların yapılması gelmektedir. Âyette bu hususa işaret edildikten sonra yer alan, “mezarı başında da durma” ifadesini Hz. Peygamber’in cenazenin defninden sonraki tatbikatına göre açıklamak uygun olur. Resûl-i Ekrem bir müslümanın cenazesi defnedildikten sonra kabri başında bir süre durur ve etrafındakilere şöyle derdi: “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyiniz ve sorulanlara şaşırmadan cevap verebilmesi için dua ediniz; zira şu anda o sorguya çekilmektedir” (Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 69; krş. Tirmizî, “Cenâiz”, 70). (Münafıkların malları ve evlâtlarının dünyada eziyet vesilesi kılındığını ve Allah’ın onların canlarının da kâfir olarak çıkmasını murat ettiğini belirten 85. âyetin açıklaması için 55. âyetin tefsirine bk.).
İslamı-ilmi-Hakkı marifeti BUDADINIZ der Kur’an peygamberlere ve sahabesine...
Kıymetimiz ihlasa veriğimiz kıymet kadar ve esmaya katkıya verdiğimiz kıymet kadardır...Kıymet veremedi ne peygamber n sahaesi..ama tevbe ederse keffaretle kurulur...şeytan tevbe etmedi cehennm hak ona keffaretle kurtulmayacak şeytan...
30﴿
Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Tefsir (Kur’an Yolu)
Musibet kelimesi “istenmeyen, kötü durumlar, felâketler” anlamına gelir. İnsanın başına gelen her musibetin kendi yapıp ettikleri yüzünden olduğu belirtilirken, gerek evrendeki fiziksel ve sosyal yasaları görmezden gelmesi ve gerekli önlemleri almaması, gerekse Allah’a isyan teşkil eden davranışlarda bulunması sebebiyle dünyada karşılaştığı sıkıntı, acı ve felâketlerin kendi kusurunun bir sonucu olduğuna dikkat etmesi istenmektedir. Fakat başka âyetlerde hatırlatıldığı üzere bütün insanlar kusurlarının tamamından dolayı dünyada bire bir cezalandırılmış olsa dünya altüst olurdu; işte âyetin devamında yüce Allah’ın bunların birçoğunu affettiği, başka bazı âyetlerde de nihaî hüküm ve cezanın âhirete ertelendiği ifade edilmiştir.
Sabırlarının sınanması, ruhen olgunlaşmalarına, sevap ve yüksek mertebe elde etmelerine yahut günahlarının bağışlanmasına vesile kılınması gibi sebeplerle, kusuru ve günahı olmadığı halde bazı insanların sıkıntı ve felâketlere mâruz bırakılabildiğini gösteren âyet ve hadislerde ise (bk. Zemahşerî, III, 405; Süleyman Uludağ, “Belâ”, DİA, V, 380), burada belirtildiği anlamda yani son tahlilde o kişinin aleyhine sayılabilecek, gerçekten “kötü” olarak nitelenebilecek bir durum söz konusu olmadığı için, onları burada kastedilen “musibet”in kapsamı dışında düşünmek uygun olur. Bu noktaya açıklık getirmek amacıyla birçok müfessir burada sadece günahkârlara hitap edildiği yorumunu yapmıştır (Zemahşerî, III, 405; Beyzâvî, V, 412-413). Muhammed Esed ise muhtemelen aynı kaygı ile yani Kur’an’ın diğer ifadeleri ve İslâmî öğretilerle çelişmeyen bir izah olması için buradaki musibeti öteki dünyada karşılaşılacak felâketler şeklinde yorumlamıştır (II, 989, 990).Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 752
Gazzeli de nüklerli olsaydı Habil gibi...Hz İbrahim olsan müşrik ateşe atmayı başarır der Kur’an sinek üret sana secde edsin...asa edin nuha benze gemi edn gemi üret...değilse dünyanı ehennem der Allah der Kur’an...Ölçüsü ihlasa kıymet ver esmaya katkıya kıymet ver...der İlim İslam Kur’an vahiy..sünnetullah...
Kasas/68﴿
Rabbin, dilediğini yaratır ve tercih eder. (O’nun seçme ve yaratmasında) onların tercih hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir. ﴾69﴿
Rabbin, onların kalplerinde gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. ﴾70﴿
İşte O, Allah’tır; O’ndan başka tanrı yoktur. Önünde de sonunda da hamd O’na mahsustur, hüküm de O’nundur; sadece O’na döndürüleceksiniz.
Tefsir (Kur’an Yolu)
Allah varlıkları yaratırken ve görevlendireceği peygamberleri seçerken kullara sormaz; çünkü yaratma ve tercih O’na mahsustur. Kulların tercih hak ve imkânları sorumlu tutuldukları kararları ve eylem alanlarıyla ilgilidir. 69. âyette Allah’ın tercihi ve yaratması gibi, kullarının bütün durumlarını gizlisiyle açığıyla istisnasız ve kusursuz bilecek şekilde ilminin de geniş ve sınırsız olduğu ifade edilmektedir.
“Önünde de sonunda da hamd O’na mahsustur” diye çevirdiğimiz 70. âyetteki cümleyi müfessirler, “Bu dünyada da âhirette de hamd O’na mahsustur” şeklinde yorumlamışlardır (Taberî, XX, 102; Şevkânî, IV, 177; Esed, II, 797).Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 241
Yezit hz Hüseyini yendi diyen tarihe kulak ver...silahı üstün olan galib gelir der tarih ve sünnetullah...İlim-İslam..ölçü belli-İslam ilim sünnetulla secde belli...
Allahım ordumuza üstün silahlar nasib et.ve İhlas.Sen"el-Galibsin"el-adilsin"Silahı üstün olan galib gelir sünnetullahtır bu...de
"Allah iman edip iyi işler yapanlara bağışlanma ve büyük bir ödül vadetmiştir."(Maide 5/9) evet....namaımız tevbe olmalı ihlasa seçe olmalı...İslamın beş şartı ticaretten daha kıymetsiz bazı şehadetlilrde..ünkü kıymeti eyleminizin halinzi ihlasa verdiğiniz kımet kadardır ve esmaya katkıya verdiğinz kıymet kadardır..
Düşmanda nükler varsa nükler farzdır.para varsa para farzdır"Atlar besle"ayeti bunları farz eder.Düşmana galibiyet için farz BUDAMAYIN İslamı ili hakkı...sünnetullahı...
Hz Adem yasak meyve yedi şeytanın eline düştü.Gazzeli de İsrailin eline düştü.Tevbe etmeli keffaretini çekmeli...Nükler farz çünkü
Devlet sünnetullahtır...melekut aleminde de adem alemi olan dünyada da...İyilere kumpas kurmakla meşgul kötüler.Yasak meyve yeme
Devlet güçlü olmaya ecburdur...çünkü Şianın iç savaş fetvası hazırdır.Yezide yezide küfretmeyene savaş görevin var.İngilize yezit demez ama sunniye der sadece
Sunniler her taraftan kovuldular Türkiyeye geldiler...Nüklerimiz oluncaya kadar hep kovalanacağız...ADL sıfatı bunu söyler bize.
5.0
100% (1)