(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Her zaman ki gibi kendi tarzınızda gönlünüze gelen o içten samimi duygularınızı beğeniyle okudum kaleminiz hiç susmasın selam ve sevgilerimle sağlıcakla kalın...
“Yoktur” adlı şiir, içli bir yalnızlık ve kadim bir dertliliğin sesidir. Feleğin, yani zamanın ve kaderin karşısında durmaksızın incinmiş bir yüreğin yakarışıdır bu. Şiirin ilk dizesinde “Felek bir bana mı cümle garazın” ifadesi, şairin yaşadığı sıkıntıların evrensel ölçüde değil, sadece kendisine yüklenmiş gibi hissedildiğini dile getirir. Yaraları vardır, ama ne saranı ne de fark eden vardır. Bu bir terkedilmişlik halidir, hem de derin ve iz bırakan cinstendir.
İkinci kıtada, sevgilinin sıladaki feryadı ile karşılaşırız. Yollar, sıra dağlar, engeller… Tüm coğrafya bir ayrılık haritasına dönüşür. Eflatun’un hikmeti, Lokman’ın şifası bile bu yaraya çare olamaz. “Yarama bir neşter vuranım yoktur” dizesiyle, sadece fiziksel değil, ruhsal bir kapanmazlığın altı çizilir. Bu yara, yalnızca bedende değil, gönüldedir.
Şairin hanesi artık kimsesiz bir mekâna dönüşmüştür. “Çulda yatarım” ifadesi, mecazi olarak sadece yoksulluğu değil, insanlık onurunun bile törpülendiği bir durumu anlatır. Kendi nefsine dönen bir öfke, çaresizce dibe batan bir hayat… Ve yine el uzatan yoktur. Şairin yalnızlığı artık sadece toplumsal değil, varoluşsaldır.
“Yalnızım denizde hem de karada” dizesiyle yalnızlığın mekânı genişler; deniz ve kara, yani hareket ve durağanlık bile dost değildir. “Çakıldım biçare kaldım arada” ifadesi, bir karar verememenin, yer bulamamanın ve yönünü kaybetmenin çığlığıdır. Aşk burada ne bir kavuşma getirmiştir ne de teselli; yalnızca yıkım ve ıssızlık bırakmıştır geriye.
Beşinci kıtada ise şair kendi gönlüne hitap eder. Mağrur olmaması, mecazla oyalanmaması, hakiki aşka yönelmesi gerektiğini söyler. Bu, aslında şiirin içindeki yegâne içsel yükseliştir. Ama hemen ardından gelen son kıta, bu yükselişi yeniden kırar. Aşkın ateşi betermiş, daha beter. Ne alevi görülür ne de dumanı… Ve perişan hali hâlâ görülmemiştir. Burada aşk, bir yakıcı tecelli değil, sönük bir harabedir. Şairin her kıtası “yoktur” kelimesiyle biterken, bu “yokluk” artık maddi değil, varlık düzeyinde bir eksikliktir.
“Yoktur”, dize dize çöküşün, içe göçmenin, iliklere kadar yalnız kalmanın şiiridir. Anlam, biçim ve ahenkle birleşmiş, yüreğe dokunan derin bir feryattır. Şairin hem felsefi hem duygusal çözülüşü, her kıtada biraz daha derinleşir. Sonunda insan, hakiki aşka ulaşamadığı sürece kalabalıklar içinde bile “yokluk”la baş başadır.
Söz ustalığı bir sanatsa, mihenk taşı burada. — Delibal Celil ÇINKIR
Öpüp başımıza koymamız gereken imgeler var burada. Kulağımızın kapısını da açmamız gerekn feryat. Yüreğinize sağlık Ozan Şairim sizlerden az kaldı. Kaleminize derman
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.