Gönlünün arzusuna göre iş yapma ki, sırtına pişmanlık yükü yüklenmeyesin. ferideddin attar
serdarname
serdarname

Dicle’nin Aynasında Zamanı İçmek

Yorum

Dicle’nin Aynasında Zamanı İçmek

( 3 kişi )

5

Yorum

16

Beğeni

5,0

Puan

319

Okunma

Dicle’nin Aynasında Zamanı İçmek

Zaman, taş taş üstüne dizilmiş bir dua gibi

Süzülüyor üzerimden;
Her taş bir peygamberin sustuğu,
Her taş bir kralın diz çöktüğü yer belki de.


Hevsel bahçeleri uzanıyor önümde,
Nar ağaçlarının kökünde uykuda bir efsane:
Inanna’nın döktüğü yaşlardan beslenen yapraklar
Aşkın ve savaşın nabzını tutuyor hâlâ
Güneşle konuşan dallarında.


Ve Dicle…
Sadece akmıyor bu su,
Unutulmuş bir alfabenin hecelerini fısıldıyor kıyıya.
Enki’nin bilgelik kabından dökülmüş
Her damla, evrenin ilk ezberini taşıyor.
Bir kaçak çay gibi buğulu;
Her yudumu, kadim bir tanrının
Unutulmuş düşlerinden arta kalan iz…


Bir dengbêj başlıyor anlatmaya:
"Ey Gılgamış! Ey Enkidu!
Ölümsüzlüğü aradın da ne buldun?
Toprağın yasını tutmaktan başka ne geçti eline?"
Sesinde tufanı aşan Nuhun hüznü var,
Yeni bir gemi inşa etmenin umudu değil,
O gemiden kurtulan hatıraların ağırlığı.


Ben dinliyorum onları,
Çayımın demiyle karışıyor Dicle’nin sesi,
Buhar buhar yükseliyor hafızamdan
Bir dostun gülüşü geçiyor içimden —
Sanki tanrıçaların dokunuşu gibi saf,

Ve bir sevgilinin gözleri,
Babil’in kulelerinden süzülen yıldızlarla yarışıyor,
Karanlığı delip geçen sessiz bir dua gibi…


Surlar,
Kendini unutan çağların suskun tanıkları,
Belki de biz, onların gölgesinde yaşayan
Son öykücüleriz.
Bir mezopotamya masalının bitmemiş cümlesiyiz.
Kalemimiz, çatlamış bir tablet artık,
Ve her kelime,
Bir zamanlar tanrılarla konuşan insanların
Son yankısıdır.


Ey zaman!
Sen ki Dicle’nin boynuna dolanmış
Ejderha kılığında bir sonsuzluk,
Yut ne istersen, ama bırak bu anı:
Bir çay bardağında duran evrenin suretini,
Bir şiirin içinde gizlenen ölümsüzlüğü
Ve surların altında unutulmuş
İnsana ait o kadim sesi...

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Dicle’nin aynasında zamanı içmek Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Dicle’nin aynasında zamanı içmek şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Dicle’nin Aynasında Zamanı İçmek şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ferda,ca
Ferda,ca, @ferda-ca
14.5.2025 17:39:04
5 puan verdi
Şiir, zamanı ve geçmişin izlerini keşfederken, Mezopotamya'nın efsaneleriyle dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Dicle’nin suyu, kadim bilgilerin taşıyıcısı gibi, geçmişin hatıralarıyla birleşiyor. Gılgamış ve Nuh'un öyküleri, zamanın, aşkın, savaşın ve ölümün iç içe geçtiği bir anlatımda yankı buluyor.

Bir zamanlar tanrılarla konuşan insanların bıraktığı izleri, eski uygarlıkların unutulmuş seslerini bugüne taşıyor. Bu anı bir çay bardağında, bir şiirle, bir zamanın sessizliğinde araniyor.

Tebrikler farklı bir siirdi


Saygılarımla sair.


Zümrüt Kul Hasani
Zümrüt Kul Hasani, @hasanbelek
14.5.2025 14:22:11
Tebrikler değerli dost. Enki esasen iblistir. Enlil rahmanidir. Enkinin iblisin kendi olduğunu ben ispatlarım. Benimle bast olması lazım. Şiirden Enki yi sil de Enlil yaz DOST..
Liya Hivda
Liya Hivda, @liya-hivda
13.5.2025 23:31:21
"Suyun Unutmadığı”
"Dicle’nin Hafızasında Saklı Olan”


Bu şiir, yalnızca yazılmamış bir geçmişin değil,
henüz hatırlanmamış bir geleceğin de taşlarında yürüyen bir ses gibi —
zamanı ilmek ilmek çözüp
kelimelerden örülmüş bir kehanet pelerininin içinden geçiyor.

Burada zaman, bir saate değil,
yontulmuş bir tapınağın sessizliğine emanet.
Her taş, bir suskunluk mezmurudur;
bir peygamberin diliyle mühürlenmiş,
bir kralın gözyaşıyla yoğrulmuş.
Ve o taşların üstünden süzülen zaman,
bir dua değil yalnızca —
unutulmuş tanrıların göz çukuru,
kutsal bir unutuşun çığlığıdır.

Hevsel bahçeleri, artık yeşil değildir;
onlar, göğe yazılmış bir efsanenin
toprağa dönmeyi reddeden yankılarıdır.
Nar ağaçları,
köklerini zamana değil,
bir tanrıçanın kalbine sarkıtıyor —
ve o kalpteki su,
artık aşk ile savaş arasında çırpınan
bir kutsal haritanın gözyaşıdır.

Dicle burada nehir değildir artık,
o, Alfabenin unuttuğu harfleri
rüya gibi kıyıya vuran
kadim bir hafıza kuyusudur.
Her damlası,
Enki’nin susarken döktüğü cümle,
İnsanlığın ilk ezberiyle yoğrulmuş bir yankıdır.
Bu su, yalnızca akmaz;
bir bilginin hüznüyle
her şeyi unutan ama kendini asla terk etmeyen
bir varoluş akıntısıdır.

Ve o kaçak çay…
Ne bardakta, ne elde —
bir tanrının son duasını buharla kusan
kırılgan bir zaman damlasıdır.
Her yudum,
ölümsüzlüğün reddedildiği bir masadan
gizlice kaldırılmış bir hatıradır.

Sonra dengbêj,
sadece hikâye anlatmaz;
tufandan sağ kalan duyguların
ses formunda yeniden doğduğu
bir tür kutsal ritüeldir.
Ey Gılgamış,
senin ölümsüzlükle arandaki mesafe,
toprağın yazgısında saklıydı —
ve o yazgı,
bir dostun göğsünde
taşa dönmüş bir gülüş olarak kaldı.

Şair burada izleyici değil;
kadim bir kehaneti çay kaşığında çeviren
ve o döngüde
tüm çağların iç çekişini duyan bir kâhindir.
Çayla karışan Dicle,
artık sadece bir içki değil,
hafızanın buharlaştığı
bir içsel tapınaktır.

Son mısralarda,
gülüş bir tanrıçanın dokunuşuna dönüşür,
yıldızlar ise gökten değil,
Babil’in susturduğu bir bakıştan düşer.
O yıldızlar,
gözlerden çok dualara ışır artık.

Ve şiirin tamamı:
Bir dua değildir belki,
ama duaların bile
diz çöküp dinleyeceği kadar
kutsal bir sessizliktir.

Muazzam şiirin yüreğine yazmamak mümkün değildi.

Hürmetle selâmlar
suyun sancısı
suyun sancısı, @suyun-sancisi
13.5.2025 22:11:56
Kusursuz bir anlatı şiir
takdirimle şairine
umarım güne değer ışıltısı

Saygı ile
Tüya
Tüya, @tuya
13.5.2025 20:20:21
Kadim bir Diyar'ın kadim surlarına, insanın parmak uçlarını dokunduracak kadar yakın kılan, bir anlatımın güzelliğiyle karşı karşıyayız.
Kendi kaderini kendi belirleyen, fantastik imgeler, benzetmelerle bezenmiş bir çalışma...

Örneğin: "Bir çay bardağında duran evrenin suretini" izliyor olmanın ayrıcalığı sunuluyor bize, tüm gizemiyle...

Söylencesi etkili şiirinizi ve sizi kutlarım, Serdar bey,

Çok saygım ile.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL