0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
158
Okunma
Bir cam kırılır, her parça kendi güneşini yaratır,
Gerçek, artık bin dilde kaybolmuş bir masal,
Soru işaretleriyle örülü duvarlar yükselir,
Kelimeler susar, gölgeler konuşur.
Labirentlerin ortasında bir saat,
Zamanı parçalara böler dijital bir kahkaha,
Emojilerle süslenmiş bir ağıt
"Gerçek nedir?" diye sorar çocuk, cevap bir piksel
Vitrinlerde sergilenir kırık düşler,
Alışveriş sepetlerinde birikmiş anlamlar,
İndirimli hakikatler, kiralık yıldızlar
Tüketiriz kendimizi, bir meta olarak
Sahne ışıkları söner, replikler unutulur,
Bir palyaçonun gözyaşlarıyla yıkanır kurgu,
Herkes oynar, kimse inanmaz rolüne:
"Parodi" der tarih, "bu değil miydi devrim?"
Kum saatinde döner geçmiş ve gelecek,
An, kum taneleriyle savrulur rüzgâra,
Bir çöl kalır geriye — susuz, izsiz,
Arayanlar için: "Kaybolmak, bulmaktır belki de."
Duvarlar yıkılır, sınırlar buğulanır,
Aynı resme bakan gözler başka renkler görür,
"Mutlak" diye bir kelime silinir sözlükten,
Kalan, eğri çizgilerle çizilmiş bir harita.
Belki bir sabah, tozlu raflardan süzülür ışık,
Kırık aynalar birleşir, yüzümüzü gösterir,
Ve sorar sessizlik:
"Yapbozun parçası mıyız, yoksa yapanı mı?"
5.0
100% (2)