Bir kadının gözlerinde yılların hüzünlü gölgesi, Gözleri, birer deniz gibi Gözyaşı kıyısında bekleyen bir gemi. Ellerindeki sevdanın izi Bir zamanlar evlatlarının dudaklarından düşen "Sana geliyorum" sözlerini Şimdi her köşe başında kaybolmuş birer yankıya çeviriyor.
Sonsuz bir boşlukta, Her Cumartesi, Yavaşça yürüyen birer zaman kaybolmuşlar, Bir çığlık, bir sessizlik… Gözlerinden dökülen yaş Bir ülkenin en derin kuyusuna düşer. Ve her bir damla, Bir arayışın, Bir kaybın peşinden sürükler seni.
Bir gül açar içlerinde, Ama solgun, Rengini göremezsin, Çünkü toprağında hiç bir çiçek yaşamadı, Ve asla büyüyemez, Sonsuza kadar suskun kalır. Bir annenin yüreğinde, Hiç tükenmeyen bir bekleyiş Gözlerinin kenarında bir ıssız ada gibi, Ve kaybolmuş her evlat, Bir efsane gibi, Bir daha dönmeyecekmiş gibi…
Beklerken yılları, Ve zamanların içinde kaybolmuş bir adayı, Analar bazen tek bir fotoğrafla, Bir anının kırıntısıyla yaşar. Ve o an, hep o an! İçlerinde kaybolmuş evlatları, Bazen bir sokak lambasında, Bazen bir yürüyen gölgede, Bazen de kaybolmuş bir akşamda bulur. Ve o zaman, O zaman yaşarlar, Çünkü zaman onlara her anı hatırlatır.
Bir ağıt var içlerinde, Ağıt değil Bir hikaye, Bürokrasiyle kararmış bir parşömen gibi. Bir savaş, İnsanlık adına bir ölüm değil, Hayatlarının her köşesinde acının izini sürerler, Ve her adımda Bir kaybolan parçanın peşinden sürüklerler.
Bir annenin en derin acısı, Gözlerinde kaybolmuş her evladının Hayalini aramaktır, O hayaline bir kez daha dokunmak. Dokunamazsın, Çünkü zaman Bazen öylece gitmek ister, Ve bir annenin yüreği, Her kaybında biraz daha büyür.
Bir mum yanar her Cumartesi, Ve o mumun ışığında, Bir kadının yüreği ağlar, O ağlamaz Çünkü gözlerinden akan her yaş, Bir sevdanın hatırasıdır.
Bir annenin kalbinde, Bütün evlatlarının siluetleri var. Ve bir gün, Bir gün o siluetler geri dönecek. Ne zaman? Kim bilir… O gün geldiğinde, Bir ses olacak yalnızca Sonsuz bir çağrı. Ve o çağrı, Hep annelerin yüreklerinde Bir çığlık gibi yankı bulacak.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
"Yürekten gelen sözlerinize gönülden teşekkür ederim. Anaların gözyaşı renk seçmez, acı ayrım yapmaz… Şehit anneleri de, Cumartesi anneleri de, Diyarbakır anneleri de bizim annemizdir. Hepsinin yüreği aynı sevdayla çarpar, aynı acıyla yanar. Dileğimiz, bu topraklarda hiçbir annenin yüreği yanmasın artık.
'Bir annenin gözyaşı, vatan kadar kutsaldır' diyerek, selamla, saygıyla, yürek dolusu teşekkürlerimi gönderiyorum."
"Yürekten gelen sözlerinize gönülden teşekkür ederim. Anaların gözyaşı renk seçmez, acı ayrım yapmaz… Şehit anneleri de, Cumartesi anneleri de, Diyarbakır anneleri de bizim annemizdir. Hepsinin yüreği aynı sevdayla çarpar, aynı acıyla yanar. Dileğimiz, bu topraklarda hiçbir annenin yüreği yanmasın artık.
'Bir annenin gözyaşı, vatan kadar kutsaldır' diyerek, selamla, saygıyla, yürek dolusu teşekkürlerimi gönderiyorum."
Her dizesi, bir annenin iç çekişi gibi; sanki zaman, o gözlerde duraklamış. Gözyaşı, yalnız su değil burada— bir tarihin, susarak anlatılan manifestosu.
Şiirin her kıvrımında bir mendile sarılmış sessizlik var. Sokak lambasında beliren gölgeler, belki de döneceği sanılan o evlatların siluetidir—kayıp, ama vazgeçilmemiş.
O anneler, her Cumartesi bir mumla değil, bir evrenle yanar. Ellerinde tuttukları fotoğraf bir harita değil, bir yara yeridir belleğin.
"Gözyaşı kıyısında bekleyen bir gemi" deyişi, bir devrimin en nazik halidir. Çünkü o gemi, limana hiç varmaz, ama her gözyaşında biraz daha umut yüklenir.
Bu şiir, sadece bir ağıt değil; birer zamanın direnişidir satırlarda. Toprağa değil, yüreğe ekilmiş güllerin açamayışının sessiz isyanıdır.
Ve o anneler… Her biri, kaybolan evladının yerine bir evren büyütmüştür içlerinde. Zaman onlara düşman değil, yalnızca sabırdır— suskun ama asla yorgun olmayan bir dua gibi.
Sevgili şairemin Şiir yüreğinden sevgiyle öpüyorum 💐
Sevgili Gönül şairim.. Öyle berrak, öyle insanî, öyle derin… Mahlasınızın ardında saklanan o asil suskunluğu, dizelerinizle dile dönüştürdünüz. “Yitik Zamanın Kalbinde” adlı şiiriniz, sadece kelimelerle değil, bir halkın anneleriyle, gözyaşıyla, sessiz direnişiyle yazılmış adeta. Her mısra, bir annenin kalbinde filizlenmiş ve bir ulusun vicdanına seslenmiş. Yüreğinizden dökülen her dize, suskunluğun nabzına tutulan bir kalp sesi gibiydi. “Yitik Zamanın Kalbinde” yalnızca bir şiir değil; bekleyişin, özlemin ve adı hâlâ konmamış binlerce annenin gözyaşlarından dokunmuş bir ağıt olmuş. Benim içimden çıkan çığlığa, sizin gibi zarif ve derin bir kalemin yoldaşlık etmesi, kelimelerden çok daha fazlası… Toprağın yetim kaldığı, gözlerin bir mezar taşı bile bulamadığı bir coğrafyada, annelerin kalbiyle yazılmış bu mısralar artık iki yürekle yankılanıyor. Beklemenin kanun olduğu yerlerde şiir, suskunluğun dili oluyor ya işte siz o dili konuştunuz: vakarla, zarafetle ve onarıcı bir dille… Bu düet, sadece şiirin değil, vicdanın da ortak sesi oldu. Her annenin adını yitirdiği evladına seslenen bu şiir, gökyüzüne mendil asanların duasına karıştı. Ne mutlu bana ki bu şiir sizin yüreğinizde yankı buldu. Var olun, her mısranız bir umut, her sözcüğünüz bir yara sarıcısı olsun… İyi ki yollarımız kelimelerde kesişti. İyi ki susturulmak istenenlerin sesi hâlâ edebiyatta yankı buluyor. Bu gönül birlikteliği, şiiri sadece sanat değil; aynı zamanda şifa, hafıza ve umut yapıyor.
Ben “Gölgeden Doğan Çığlık”la o acıya bir kapı aralamaya çalışmıştım… Siz, o kapının ardına şiirinizi bırakmadınız; o kapının eşiğinde birlikte durduk. Yüreğinizle dokunduğunuz bu satırlar, sadece bir düet değil, aynı zamanda ortak bir vicdanın şiiridir.
Tüm kalbimle teşekkür ederim. Yüreğinize, kaleminize ve suskunlara duyduğunuz bu incelikli sadakate sonsuz sevgi ve saygıyla …
Saygı ve sevgiyle eğiliyorum yüreğinize… Peri Feride
Ben bir gölgeden doğmuş ışığım; bir annenin kalbine düşmüş adı konmamış bir mevsimim. Zaman, gözlerimde tükenen bir kandil gibi her Cumartesi biraz daha sönerken, evladımın sesiyle yankılanır içimde hiç konuşmamış bir masalın hüznü.
Omuzlarımda taşırım, adı olmayan sokaklarda kaybolmuş bir çift ayakkabının hayalini— ve ellerim, hep tutamadığı küçük bir eli kavramaya çalışır düşlerimde.
Toprak bile yetim burada; çünkü gömülecek bir beden değil, beklenen bir nefes var bizde. Biz anneleriz, sabrı dualarla yoğrulmuş sessiz haritalar gibi yürürüz; adım attığımız her yer bir evladın hayaline keser suskunluğunu.
Ben her gece, göğe bir mendil asarım. Yıldızlar onda uyur, ay, gözyaşımla parlar. Ve her gözyaşı, dilsiz bir harf gibi düşer zamana— bir alfabe olur acıya.
Evladım, şimdi belki bir rüzgârsın saçlarımda, belki gölgemsin yorgun duvarlarda… Ama bil ki: kalbimin her atışı seni geri çağırır. Çünkü bir annenin yüreği, zamanla yarışan tek saat ve hasretle büyüyen tek çiçektir.
Sen dönmedikçe ben eksik bir şarkı, ben yarım kalan bir şiirim. Ama beklerim... çünkü beklemek, annelerin kanununda sevdanın en asil biçimidir.
"Bana sevgili şairemin yüreğinden ilhamdır "
Canımın içi, zarif yüreğinle dökülen bu kıymetli satırlar, kalbime işledi… “Gölgeden Doğan Çığlık” gibi derin bir şiire ses olabilmek benim için bir onurdu ama senin duan gibi gelen sözlerinle o ses şimdi yankıya dönüştü. Annelerin suskun feryatlarına şiirle değebilmek, işte en gerçek yazma sebebimiz bu… Varlığın, sözüme yoldaş, ilhamıma ışık… İyi ki yollarımız kelimelerde kesişti… Tüm kalbimle teşekkür ederim, yüreğini sevgiyle sarıyorum.
Can yürekli şair dostum… Yüreğime usulca dokunan bu derinlikli yorumunla, kelimelerime hayat verdin… “Gölgeden Doğan Çığlık” şiirim, senin bakışında yeniden filizlendi. Her satırını okurken, annelerin sessiz çığlıkları sanki bir kez daha yankılandı içimde. “Zaman onlara düşman değil, yalnızca sabırdır…” deyişin, bir annenin evrensel duruşuna dokunan en şiirsel ağıt…
Kelimelerin, duam gibi, desteğin yoldaş gibi… İyi ki varsın… Yüreğini sevgiyle, saygıyla kucaklıyorum. .......
Ve bil ki, bir annenin bekleyişinde, bir şiirin en içli kıvrımında, senin gibi yüreklerin izi vardır.
Her yorumu bir dua gibi saklarım, her kelimeni bir mendil gibi katlarım, gözyaşı kıyısında değil, yüreğimin tam ortasında tutarım... Elbette Düet yapabilirsiniz onur gurur duyarım 🥰
Sevgili Gönül şairim.. Öyle berrak, öyle insanî, öyle derin… Mahlasınızın ardında saklanan o asil suskunluğu, dizelerinizle dile dönüştürdünüz. “Yitik Zamanın Kalbinde” adlı şiiriniz, sadece kelimelerle değil, bir halkın anneleriyle, gözyaşıyla, sessiz direnişiyle yazılmış adeta. Her mısra, bir annenin kalbinde filizlenmiş ve bir ulusun vicdanına seslenmiş. Yüreğinizden dökülen her dize, suskunluğun nabzına tutulan bir kalp sesi gibiydi. “Yitik Zamanın Kalbinde” yalnızca bir şiir değil; bekleyişin, özlemin ve adı hâlâ konmamış binlerce annenin gözyaşlarından dokunmuş bir ağıt olmuş. Benim içimden çıkan çığlığa, sizin gibi zarif ve derin bir kalemin yoldaşlık etmesi, kelimelerden çok daha fazlası… Toprağın yetim kaldığı, gözlerin bir mezar taşı bile bulamadığı bir coğrafyada, annelerin kalbiyle yazılmış bu mısralar artık iki yürekle yankılanıyor. Beklemenin kanun olduğu yerlerde şiir, suskunluğun dili oluyor ya işte siz o dili konuştunuz: vakarla, zarafetle ve onarıcı bir dille… Bu düet, sadece şiirin değil, vicdanın da ortak sesi oldu. Her annenin adını yitirdiği evladına seslenen bu şiir, gökyüzüne mendil asanların duasına karıştı. Ne mutlu bana ki bu şiir sizin yüreğinizde yankı buldu. Var olun, her mısranız bir umut, her sözcüğünüz bir yara sarıcısı olsun… İyi ki yollarımız kelimelerde kesişti. İyi ki susturulmak istenenlerin sesi hâlâ edebiyatta yankı buluyor. Bu gönül birlikteliği, şiiri sadece sanat değil; aynı zamanda şifa, hafıza ve umut yapıyor.
Ben “Gölgeden Doğan Çığlık”la o acıya bir kapı aralamaya çalışmıştım… Siz, o kapının ardına şiirinizi bırakmadınız; o kapının eşiğinde birlikte durduk. Yüreğinizle dokunduğunuz bu satırlar, sadece bir düet değil, aynı zamanda ortak bir vicdanın şiiridir.
Tüm kalbimle teşekkür ederim. Yüreğinize, kaleminize ve suskunlara duyduğunuz bu incelikli sadakate sonsuz sevgi ve saygıyla …
Saygı ve sevgiyle eğiliyorum yüreğinize… Peri Feride
Ben bir gölgeden doğmuş ışığım; bir annenin kalbine düşmüş adı konmamış bir mevsimim. Zaman, gözlerimde tükenen bir kandil gibi her Cumartesi biraz daha sönerken, evladımın sesiyle yankılanır içimde hiç konuşmamış bir masalın hüznü.
Omuzlarımda taşırım, adı olmayan sokaklarda kaybolmuş bir çift ayakkabının hayalini— ve ellerim, hep tutamadığı küçük bir eli kavramaya çalışır düşlerimde.
Toprak bile yetim burada; çünkü gömülecek bir beden değil, beklenen bir nefes var bizde. Biz anneleriz, sabrı dualarla yoğrulmuş sessiz haritalar gibi yürürüz; adım attığımız her yer bir evladın hayaline keser suskunluğunu.
Ben her gece, göğe bir mendil asarım. Yıldızlar onda uyur, ay, gözyaşımla parlar. Ve her gözyaşı, dilsiz bir harf gibi düşer zamana— bir alfabe olur acıya.
Evladım, şimdi belki bir rüzgârsın saçlarımda, belki gölgemsin yorgun duvarlarda… Ama bil ki: kalbimin her atışı seni geri çağırır. Çünkü bir annenin yüreği, zamanla yarışan tek saat ve hasretle büyüyen tek çiçektir.
Sen dönmedikçe ben eksik bir şarkı, ben yarım kalan bir şiirim. Ama beklerim... çünkü beklemek, annelerin kanununda sevdanın en asil biçimidir.
"Bana sevgili şairemin yüreğinden ilhamdır "
Canımın içi, zarif yüreğinle dökülen bu kıymetli satırlar, kalbime işledi… “Gölgeden Doğan Çığlık” gibi derin bir şiire ses olabilmek benim için bir onurdu ama senin duan gibi gelen sözlerinle o ses şimdi yankıya dönüştü. Annelerin suskun feryatlarına şiirle değebilmek, işte en gerçek yazma sebebimiz bu… Varlığın, sözüme yoldaş, ilhamıma ışık… İyi ki yollarımız kelimelerde kesişti… Tüm kalbimle teşekkür ederim, yüreğini sevgiyle sarıyorum.
Can yürekli şair dostum… Yüreğime usulca dokunan bu derinlikli yorumunla, kelimelerime hayat verdin… “Gölgeden Doğan Çığlık” şiirim, senin bakışında yeniden filizlendi. Her satırını okurken, annelerin sessiz çığlıkları sanki bir kez daha yankılandı içimde. “Zaman onlara düşman değil, yalnızca sabırdır…” deyişin, bir annenin evrensel duruşuna dokunan en şiirsel ağıt…
Kelimelerin, duam gibi, desteğin yoldaş gibi… İyi ki varsın… Yüreğini sevgiyle, saygıyla kucaklıyorum. .......
Ve bil ki, bir annenin bekleyişinde, bir şiirin en içli kıvrımında, senin gibi yüreklerin izi vardır.
Her yorumu bir dua gibi saklarım, her kelimeni bir mendil gibi katlarım, gözyaşı kıyısında değil, yüreğimin tam ortasında tutarım... Elbette Düet yapabilirsiniz onur gurur duyarım 🥰
Peri Hanım, Kayıp Yılların Annesi adlı şiirinde, yılların ve kaybolmuş evlatların ardında bıraktığı hüzünleri derin bir empatiyle işliyor. Her Cumartesi, kaybolan evlatlarının peşinden sürüklenen annelerin gözlerinde, kaybolmuş zamanın ve belleklerin acısını hissediyoruz. Şiir, bir annenin yüreğindeki sonsuz bekleyişi, kaybolmuş her evlat için bir ışık gibi yanmaya devam eden umudu ve acıyı anlatıyor.
Cumartesi Anneleri’nin yıllardır süren bekleyişini ve her bir annenin yüreğinde taşıdığı “kaybolan evlat” acısını vurgulayan bu satırlar, sadece bir kaybı değil, aynı zamanda bir halkın vicdanını, bir toplumun unutmama direncini temsil ediyor. Peri Hanım’ın kalemi, bu derin acıları anlatırken, annelerin içindeki bekleyişin ve acının nasıl zamanla büyüdüğünü ustaca yansıtıyor.
Günümüzün anlamına uygun bir şekilde, özellikle Anneler Günü'nde, bu şiir bize kaybolan evlatlarını ve kaybedilen yılları hatırlatıyor. Aynı zamanda, annelerin sesinin ve acısının hala yankı bulması gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Şiir, bir toplumun unutulmuş acılarına ışık tutarken, kaybolan her evladın, bir gün geri dönme umudunu da içinde taşıyor.
Sözleriniz kalbime bir anne eli gibi dokundu… Ben yazarken içimin loşluğunda yürüyordum, siz okurken ışığa çevirdiniz o karanlık satırları. Cumartesi Anneleri'nin yüreğinde tüten koru, bir toplumun vicdan terazisine taşıyabilmek ne büyük sorumluluktu — siz, o terazinin kefesine hem anneyi hem evladı hem de zamanı koymuşsunuz.
Bu derin, zarif ve anlayış yüklü değerlendirmeniz için yüreğimle teşekkür ediyorum. Şiirimin sesini çoğalttınız… Yitik zamanlara umut, kayıp evlatlara dua, annelere yoldaş oldunuz. Sözünüz, şiirimin boynuna asılmış bir ışık gibi parladı.
Sözleriniz kalbime bir anne eli gibi dokundu… Ben yazarken içimin loşluğunda yürüyordum, siz okurken ışığa çevirdiniz o karanlık satırları. Cumartesi Anneleri'nin yüreğinde tüten koru, bir toplumun vicdan terazisine taşıyabilmek ne büyük sorumluluktu — siz, o terazinin kefesine hem anneyi hem evladı hem de zamanı koymuşsunuz.
Bu derin, zarif ve anlayış yüklü değerlendirmeniz için yüreğimle teşekkür ediyorum. Şiirimin sesini çoğalttınız… Yitik zamanlara umut, kayıp evlatlara dua, annelere yoldaş oldunuz. Sözünüz, şiirimin boynuna asılmış bir ışık gibi parladı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.