0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
82
Okunma
( Bir Yürek Sızısı, bir udun telinden dökülen nağmelerle…)
Ben ki gölgende bir duvar oldum, kardeşim,
Sessizliğe tutunup siper oldum her kederde.
Sözüm sustu, yüreğim konuştu gizlice,
Gözlerimde çırpınan sabırla bekledim seni.
Yıldızlara anlatırdım seni her gece,
Bir çay soğurdu, iki küskünlük arasına.
Düştün mü, kaldıran bendim — adımı anmazdın,
Göz göze bile gelmez oldun zamanla.
Ne hatan ağır geldi bana,
Ne de vefasızlığın başta can yaktı.
Ama insan, bildiğini sandığında yanılır;
Kalp terazisi doğruyu hep tartar bir vakit sonra.
Ben sana kıyamadım, sen kıymet bilmedin,
Bir insanı unutmak kolay — hele hiç tanımamışsan yüreğini.
İşte o yüzden dedim kendime:
“İnsanlığın kıymetini bilmeyene ders zor olur!”
Ekmek paylaştım, gölgemi verdim,
Hatta sırtımda taşıdım bazı geceler seni.
Bir ‘nasılsın’ demedin ya hani aylarca,
İşte orada öldü içimdeki iyi niyetin sesi.
Ama alınmasın zaman, o bana hep sabrı öğretti,
Ve susarak anlatmanın büyüsünü.
Her vedadan bir türkü çıktı dudağıma,
Her ihanetin altından yeni bir ben doğdu.
Şimdi seni değil, kendimi anlıyorum,
Değer vermek kutsaldır; ama hak etmeyene haramdır.
Yüzüne bile bakmam artık gözyaşlarımın,
Çünkü en ağır ders, aynaya bakınca başlar.
Berlin. Mayıs. 2025
Pevruzi Hasan