0
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
203
Okunma

Gecenin ayaklarında kambur dağlar
Suya ay karışmış
Doğa cümbüşü seslerle süslü
Gölgeler çevremi kuşanmış
Kaç gölgesi olur insanın ?
Altısı konuğumdu
Yedincisini göremedim
Nedense ritüllerde yedi kutsaldı
Bir an aradım
Sonra farkkettimki eski bir zamandı
Dereler gümbürdüyor
Uzak bir yerde ulamalar
Tünemiş baykuş bir kayaya
Eeee kuşların filozofu sen dert yan
Sesten sese kabarık kulağım
Gözüme ilişen derin vadi
Beni benliği ile içine çeken
Karanlığa uzanan derenin serilmiş halılığı
Misafirperliğinin cömertliğinde
Yolu işaret edercesine sadık yıldızlar
Bir düzüne bulut aralamış
Ormanlar çıplak duştan uyanmış
İrkilip sirkelenecek daha
Kurbağalar göremedim
Seslerinide duyamadım
Cırcır ve ağustos böceklerine olan özlemim kabardı bir an
Anıların toplamıydı bulunduğum zaman
Kırık bir kaç kaplumbağa zemheride kalan
Elimi cebime attım
Tabakadan bir tütün sardım
Ben mi tütünü tünmü beni sardı anlayamadım
Kuyulaştım ateşin kırılgan sesine
Kaçak gecenin demliği nefesinde
Kıpırtatıyordu yüreğim yaşamın her zerresi ile
Bütün somutluğu il canlanıyor göğsüm
Şişe şişe gere gere
Uzanıyordu gece
Ellerim gün doğumunu tutyordu
Talı bir yorgunluk soyutlaşıyordu
Ve gece eski yoldaş...
M. SERİNKAYA
5.0
100% (2)