3
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
129
Okunma
Öylesine derin ki, bende açtığın yara.
Kapanmadan gidecek, gömüldüğüm mezara .
Yaşama sevincimi, elimden alan sensin.
Kaybeden taraf benim, kazançlı olan sensin.
Her şeyimi alıp bir, kuru canla bıraktın.
Şimdi pişman olduğum, o ilk anla bıraktın.
Kalmadı bir hatıran, zerre kadar hatırın.
İnadınla baş başa, yoldaşı ol katırın.
Bana ettiğin zulüm, firavunlardan kalma.
Boşuna hatim edip, beş üstüne beş kılma.
Mazlumun âhı yerde, kalmaz demiş Yaradan.
Hayır görmez hiç kimse, mal, mülk,servet, paradan.
Dağıttın ocağımı, kararttın ateşimi.
Karanlık bırakmıyor, artık asla peşimi
Ben derleyip, toplayıp, yakmaya çalıştıkça.
Sen rüzgârımı kestin, yerine alıştıkça.
Tanıdığım o insan, şimdiki sen olamaz.
Onun yerini asla, böyle biri alamaz.
Etme bulma dünyası, yakındır kara günler.
Hesap soracak senden, mazide kalan dünler.
Yakana yapışacak, bir gün koyu yalnızlık.
Asla bırakmayacak, ömür boyu yalnızlık.
Ben mahşere bıraktım, bir daha görüşmeyi.
Orada yapacağız, Hakkanî duruşmayı.
Yapacak hiç bir şeyim, kalmadı senin için.
Söndürdün yüreğimi, yanarken için için.
☆ Madem ki hatırı yok, sende bunca senenin !
O zaman namert olsun, namı geri dönenin !☆
(Son beyit, üstad Cemâl Safi’ye aittir)
(Onuncuköylü İsmail SIKICIKOĞLU)
5.0
100% (2)