0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
252
Okunma
"_Çiçek hırsızı_
On yedisinde bir delikanlı,
saçlar bakımlı,
kıyafet eh işte, zamanın modası her ne ise.
Babalar çalışır, anneler evde.
Banyo desen haftada iki kere.
Zenginlik de neymiş,
toz pembe hayallerin büyüsü daha geçmemiş işte.
Yanında yürüyor, sevdiğinin.
Bilmem kaç saattir ve kaç saat daha.
Yol kenarı güller açmış renk-renk.
Kırmızı, pembe, beyaz ve sarı.
İki aşıkta her birinin bin anlamı.
Bakışların konuştuğu zamanlarda...
Narin dudaklardan dökülüveren istekkar sözler.
"Ne kadar güzeller değil mi"
Anında atlar delikanlı bahçeye,
dikenlere aldırmadan kırmızılara.
Ne de olsa "seni seviyorum-un" sözsüz halleri.
Balkonda yaşlı bir ihtiyar ve bir o kadar kızgın sahibe.
"-Baksana ne kadar güzeller dallarında, neden koparıp öldürüyorsun? güzellikleri... "
"-Teyze bunlar dalında mı güzeller yoksa sevgilinin elinde mi?"
Balkonda ki mi aşık oldu, söylenen sözlere.
Yoksa yolda bekleyen utangaç sevgili mi?
Bilinmez ama;
Yıllar sonra anımsanan ve tatlı bir tebessüm ile canlanan hatıralar da;
Güller yoldaki hatunu, hisler ise,
balkonda gençliğini hatırlayan hatunu mutlu etti.
Çiçek hırsızı ise,
gülün dikeninin yaraları ile kaldı...
__şairşizofren__
(sahibini arayan gölge)